Üşengeç Şef Ekibi olarak, bu haftaki lezzet keşfi durağımız Beyaz Fırın & Brasserie‘ydi. Biz Anadolu Yakası’nda yaşayanların, leziz pastane ürünleriyle, Bağdat Caddesi‘den çok iyi bildiği Beyaz Fırın, bu yıl bünyesine “Brasserie” konseptiyle, Etiler şubesini de ekledi. Beyaz Fırın’ın iki asırlık lezzet hikayesi, Eski İstanbul’da bir simit fırını olarak başlayan, İstanbul’un iki yakasını dolaşan, Kadıköy’de büyüyüp, İstanbul’la yoğrulan bir serüven. Haydi sizinle, her köşesi, buram buram tarih kokan bu hikayeyle, ufak bir yolculuğa çıkalım.

Kastorya’dan Balat’a

1800’lü yılların başında, o dönem Osmanlı topraklarında bulunan Makedonya’nın Kastorya ilinde, Stoyanof Ailesi fırıncılık yapmaktaymış. Yaşadıkları topraklardaki karışıklıktan uzaklaşmak adına, 1830’larda Balat’a gelmeleri ile Beyaz Fırın’ın hikayesi başlamış. Stoyanof Ailesi‘nin babası Andon, ailenin erkekleriyle geldiği İstanbul’da yine fırıncılık yapmaya başlamış ve yıllarca Makedonya ve İstanbul arasında gidip gelmiş. Yaş kemale erdiğinde de bütün işlerini, oğlu Kosma’ya devredip doğduğu topraklara geri dönmüş. Zamanla işleri büyüten Kosma, Balat’ta meyhaneci Anemias’ın binasını satın alarak işlere burada devam etmiş ve oğulları büyüdüğünde her biri için istanbul’un üç farklı lokasyonunda fırın açmış.

beyaz-firin-etiler-suadiye-cilekli-cikolatali-pasta-cesitleri

 

Yeni Nesil Dükkanları Devralıyor

Karaköy’de Grigor, Sarıyer’de Petro, Üsküdar’da ise Dimitri dükkanların başına geçmişler. Varını yoğunu oğullarının iş sahibi olması için heba eden Kosma’nın tek şartı üç kardeşin ömür boyu birbirlerine destek olmalarıymış.

Çevrede “Bulgar’ın fırını” diye bilinen Beyaz Fırın, poğaçalarıyla, börekleriyle ve sandviçleriyle ün salarken Dimitri’nin öncülüğünde tüm aile canını dişine takarak çalışıyormuş. 2. Dünya Savaşı, yokluk dönemleri, bazı dükkanların kapatılma zorunluluğu vs. derken, pek çok badireler atlatılarak, yıllar yılları kovalamış. Bir gün Çiftehavuzlar için yeni bir pasta ustası aranıyormuş ki, bu sayede Hıdır Usta da Beyaz Fırın’a katılmış. Deneyimi, disiplini ve sabrı ile kısa zamanda aileden biri haline gelen Hıdır Usta, aynı zamanda fırıncılığa alışmaya çalışan Dimitri’nin 17 yaşındaki kızı Nathalie’nin de bu yolda en yakın dostu olmuş. Nathalie, bir yandan hayal ettiği gibi Koç Üniversitesi’nde İşletme okuyup, ardından Fransa’da pastacılık eğitimi almış.

2000’lere Gelindiğinde…

Beyaz Fırın’ı iki asır öncesinden günümüze kadar taşıyan asıl sebeplerinin başında, aynen büyük dedelerinin hayalini kurduğu şekilde ailenin birbirlerine kenetlenerek, kendini işlerine adamışlığı ve buna ilaveten, yerinde üretimi destekleyip, katkısız ürünler kullanmalarının da rolü büyükmüş. Bugün 5. nesli temsil eden Nathalie’nin 2000’lerin başında kurumsallaşma adımlarını üstlenmesi, marka iletişimi ve pazarlama çalışmaları ile fırının basında da büyük ilgi görmesine neden olmuş. Fırıncılık adına köklü bir tarihi olan Beyaz Fırın, makarondan, kutlama pastalarına kadar farklı bir çok lezzette öncülerden olmuş.

beyaz-firin-etiler-suadiye-burrata-peyniri-salata

Beyaz Fırın & Brasserie Etiler

Tohumlarının atıldığı Avrupa yakasına uzun zaman sonra ilk kez geri dönerek, Etiler Nispetiye Caddesi üzerinde hizmete aldıkları bu 7. şubesinde, pastane yanında Brasserie konsepti de mevcut. Mimarisinde Art Deco dokunuşların hakim olduğu, 350 kişilik oturma kapasitesiyle, 2 kata yayılmış bembeyaz bir binada, dikey bahçe kış bahçesi de bulunan yine oldukça sevimli ve sıcak bir mekan yaratmışlar. Özlerini kaybetmeden, yani öncelikle bir “pastane” olduklarının bilinciyle, içeriye adım attığınız anda 6,5 metrelik dev bir pasta ve kurabiye tezgahıyla karşılaşıyorsunuz.

Yıllar önce ailenin belirlediği “Kendi yemeyeceğin bir malzemeyi, müşterine de servis etme!” prensipleri korumakta kararlılar. Etiler şubesinde deneyimlediğimiz Burrata peynirli salata, Ceviz krokanlı yoğurtlu patlıcan, Kıymalı yoğurtlu makarna gibi yemekler “Anne eli değmişçesine” özenle hazırlanmış.

beyaz-firin-etiler-brasserie-suadiye-kiymali-makarna

Caddebostan’daki şubelerinin duvarları, Nathalie’nin babası Dimitri’nin, eşiyle tüm dünyayı dolaşırken fotoğrafladığı ve insanı başka diyarlara alır götüren karelerle doludur, aynı şey burada da geçerli. Beyaz Fırın denilince taptaze bir pasta ile kapanış yapmadan olmaz. Bizim önerimiz enfes bir Çilekli milföy pasta…

Unutmadan… “Hayata merhaba!” isimli güzel bir sosyal sorumluluk projesi ile engelli kardeşlerimizin yaptıkları bez çantaları, Beyaz fırın ekmekleriyle buluşturarak satışa sunmuşlar ve elde edilen gelirlerle onlara destek oluyorlar. Çıtır çıtır ekmeklerinizi taşımak için, buradan alacağınız her bir bez çanta ile siz de engelli kardeşlerimize, bu faydalı proje aracılığıyla da destek olabilirsiniz.

beyaz-firin-etiler-brasserie-suadiye-ekmek-pasta

Önceki İçerikKasım Ayı’ndan Dizi – Kitap ve Şarkı Favorilerim
Sonraki İçerik3 Aralık Dünya Engelliler Günü

5 YORUM

  1. Beyaz Fırın gerçekten sevdiğim bir mekan, bu yeni oluşumuyla da bambaşka bir havaya bürünmüş. Eline emeğine sağlık harika bir yazı olmuş❤❤❤❤

  2. Merhabalar bence her ikinizinde ellerinize sağlık….Sevgili Üşengeçşef ekibi yine harika bir yazı olmuş.Bayıldım ben çok severim Beyaz Fırının ürünlerine her İstanbula geldiğimde muhakkak gitmek isterim hele o macaronlar o güzel pastalar resmen beni benden alıyor offf ayyyyy birde o dayanamadığımız çilekli milföy pasta vazgeçilmez favorimiz…..Yılbaşı geldimi eee oraya gelemesemde internet sitseine bakmadan geçemem birde sevdiklerimede süprizler yapamadan yani ne yapayım sevdiklerimi mutlu etmek benim en büyük mutluluğum…..Sevgiler….

Aysel Türkân için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz