Henüz 5 yaşıma yeni girmişim. Mahalledeki en sevdiğim arkadaşlarımın hepsi bir anda ilkokula başlayınca, kalakaldım mı ortada dımdızlak! Ağabeyimin Tombiks Teksas’larıyla doldurduğum, yırtık bir okul çantası vardı, onu sırtlanıp, kararımı verdim: Ben de okula gidiyordum! “Kızım-evladım, daha senin 2 senen var” dedi annem, ama kim tutar beni? Düştük yollara… “Bak şurada çok güzel bir ana okulu var, salıncak var, bebekler vaaar, oyunlar oynarsın orda ne güzel.” dediğini dün gibi hatırlarım. Bendeki cevap: “Ben kağıt-kalemli, desterli okul istiyorum!” (“Defter” demeye çalışıyor bizim çılgın kız:) Baktılar ki kimse beni ikna edemiyor, gittik en yakınımızdaki ilkokula ve çıktık müdür beyin odasına… Annem benim ne kadar hevesli ve akıllı olduğumu anlatmaya başlar başlamaz, müdür de “Aa tabi, hemen bugün başlasın!” demez mi? Hahaha! Nerdeeee? Hikayemin devamına geçmeden, bir yaz boyunca çoluk çocuk bütün günü birlikte geçirmekten pestili çıkan tüm annelerin göbecikler atmasına vesile olan,” Okullar açıldı” müjdesini vererek, yeni eğitim-öğretim yılında tüm öğrencilerimize başarılar dilerim. 🙂

Eveeet! Nerede kalmıştık? Heh! Müdürün odasındaydık en son… “İmkan yok, bu çocuğu, değil bu sene; seneye bile almam, henüz yaşı çok küçük, ona bakıcılık yapma imkanımız yok” derken, benim gözüm odadaki anons mikrofonuna takılmış. “Vaaaay! Şarkıcı mısın yoksa? Böyle fikonlar filan? demişim adamcağıza. (Kızımız burada da “mikrofon” demeye çalışıyor. Kafa o yaşta, öyle çalışıyor işte! Mikrofon varsa “şarkıcısın” demektir.:) Tüm şirinliğimize rağmen, adam Nuh diyor, peygamber demiyor tabi ki. Anlayacağınız Mehter marşıyla geldiğimiz okuldan, İzmir marşıyla uğurlanıyoruz. Peki okula erken başlama hevesim o gün, orada bitiyor mu? Tabi ki hayır!

Dönüş yolunda zavallı annem artık mecburen beni anaokuluna gitmeye son bir kez daha ikna etmeye çalışırken, durumu protesto ederek, sokak ortasında yere yattığımı hatırlıyorum. Baktı olmayacak, geri dönüp, mahçup bir şekilde çıkıyoruz yine az önceki “şarkıcı” amcanın karşısına. Annem diyor ki “Müdür Bey bu çocuk okul diyor başka birşey demiyor”. Adamcağız herhalde bakıyor ki olmayacak, “Peki aman tamam, girsin bir sınıfa. Zaten hayal ettiği gibi çıkmadığını görünce sıkıya gelemez, kendisi koşarak kaçar”. diyor.

Hah haaayt! Ona öyle geliyor! Misafir olmak üzere, kapısını çaldığımız ilk sınıfın güleryüzlü tonton öğretmeni bizi içeri davet edince, dünyalar benim oluyor. Annemin beni bırakıp, dışarıda beklemesi gerektiğine, başta biraz bozulsam da, Fransızca “Frerö Jackö” (Tembel Çocuk) şarkısını söyleyerek, ilk günden tüm hünerlerimi gösterdiğim bu ilk dersten sonra, bakıyorlar ki benimki öyle anlık bir heves değil; önceleri “Fasulyeden öğrenci” gibi gidip gelirken, nihayetinde kaydımı da yapmaya karar veriyorlar. Hiç mahçup etmediğim ve zaman içinde ailece görüşür olduğumuz Müdür Bey’le hala o günleri gülümseyerek anlatır annemler. Öf ama yaa! Bi’ unutamadılar gitti:)

okula dönüş-okul alışverisi-okullar açıldı

Bugün 2017-2018 eğitim ve öğretim yılının ilk günüydü biliyorsunuz.  17 milyon öğrenci için ilk ders zili çaldı bu sabah. Etrafımda gördüğüm kadarıyla, öğrenciler şimdiden yarıyıl tatilinin ne zaman olacağını merak ediyor. Söyleyeyim de bi’ rahatlasınlar hadi:) Yarıyıl tatili, 22 Ocak ile 2 Şubat 2018 tarihleri arasında. O zaman şimdiden erken tatil planları yapılsın madem:)

Yaz tatillerinde kırtasiyelere girip, derin bir nefes alan ve “Ay ne güzel! Okul kokuyor burası” diye içi içine sığmayan bir çocuk” olarak, o gün bugündür kırtasiye alışverişine bayılırım. Hala bir kaç kalem ve defteri bir arada görsem, içimi inanılmaz bir sevinç kaplar. Bana en güzel mücevherleri, kıyafetleri, en pahalı çantaları gösterin, hiç tınmam ama kırtasiye ürünlerine saatlerce bakabilirim. Hiç ihtiyacım olmasa da gider gelir, sevdiğim renklerde defterler, post-it’ler, fosforlu kalemler alırım. Onları çalışma masamda görmek bile, beni fazlasıyla mutlu eder. Çocukluğumuzun “Arı Maya” baskılı, pembesi çilek ve yeşili elma gibi kokan silgisini, şimdi bir yerlerde görsem, sevinçten ağlayabilirim yani, o derece!

Bu kadar coşkuyla başladığım okul maceram, sonrasında da hep takdirlerle devam etti. Ki hiç bir zaman “inek” dedikleri türden bir öğrenci olmadım. Dersi derste dinlerdim.  Televizyonun kapanışındaki İstiklal Marşı okunmadan, ödevlerime başlamazdım. Her zaman gecenin sessizliğinde çalışmayı, gündüzden çok sevmişimdir huyum kurusun. Ama bir kere olsun “Kızım ders çalış” dedirtmedim aileme. Çünkü o sorumluluk bilinci bende oluşturuldu. Yaparsam kendime, yapmazsam yine kendime…

Sınava çalışma tekniği olarak bir kitabın ilgili bölümlerini okurken, önemli kısımları highlight etmeyi (Renkli fosforlu kalemlerle belirginleştirmeyi) ve sonrasında temiz bir kağıda renkli başlıklar altında sadece o önemli bilgileri özete çekerek, yazarak çalışmayı severdim. Bu sayede daha sonrasında da o koca kitabı tekrar tekrar okumak yerine, bir kaç sayfa haline kısalttığım kendi rengarenk özet notlarımı çalışmak bana çok daha keyifli gelir ve moral olurdu.

Henüz 15 yaşımı bitirmeden İTÜ’yü kazanmış, iç motivasyonu yüksek biri olarak şunu söylemeliyim ki, varsın çocuğunuz her dönem takdir getirmesin, varsın doktorluk, mühendislik kazanmış olmasın; yeter ki mutlu olsun ve gerçekten ilgisi ve yeteneği olan bir konuya yönelip, kendini o yönde eğitebilsin. Kabul etmeliyiz ki, çocukların yetenek ve karakterinde olduğu gibi, algı ve öğrenmesinde de farklılıklar olması çok doğal… Size tavsiyem, çocuklarınıza o sorumluluk bilincini verin, nasıl yapacağının yöntemini gösterin ve gerisini kendisine bırakın. Eğer ödevini yapmazsa sizin yapacağınıza güvenmesin, “Anne ödevimiz var!” diye her seferinde projelerini size bırakmasın.

Peki Eğer Çocuğunuz Ders Çalışmak İstemiyorsa Ne Yapmalı?

2 YORUM

  1. Okul benim de en sevdiğim yerlerden biriydi hep o dönemde sosyalleşebildiğimiz tek yerdi.Kırtasiye alışverişi benim de hala en sevdiğim sanırım bizim dönemimizde bulamadığımız çeşitlilikten kaynaklanıyor.Bir de şu okullar açıldığı için bayrameden veliler halayı var ya onun halaybaşıyım ve benim keçiler anne bu kadar belli etme mutluluğunu diyorlar ben de eğitim herşeyden önemli ben sizin için mutluyum diyorum ???? Yeni eğitim yılı hayırlı olsun ülkemize çocuklarımıza.

  2. Yaaa bayıldım ne güzel bir anı…. Çocukluk güzel yaaa keşke tekrar çocukluk yıllarıma dönsem… Ne güzel yıllar benim dee küçük bir anım varrr okulun ilk günü tabiki devlet okulu o günü bir hevesle bitirdik ama takii çıkışda elime koca bir çanta tutuşturana kadar artık sesiz sakin olduğumdanmıdır bilemedim ama şok olmuştum çantanın içinde bir dolu okul araç gereçleri vee kıyafet çocukluk yaaa işte ne yapacağımı bilemedim okul hemen evimizin arkasında kalıyordu ben ağlaya ağlaya eve geldim bizimkiler bahçede oturuyordu ne oldu demelerine kalmadan dayım anlamıştı konuyu meğerse okul aile birliğinin fakir öğrencilere yapılan bir yardımmış dayım la babam okulu birbirine katmışdı nasıl araştırmadan böyle bir şey yapabilirsiniz diye demem o ki hiç unutmadığım bir anı yanıydı…Ögrencilerimize yeni eğitim öğretim yılında başarılar dilerim…

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz