Günlerden bir gün… Evden çıkmak üzere giyiniyordum ki, göğsümde fındık büyüklüğünde sert bir kitle değdi elime. Dedim hayırdır, neler oluyor? Baktım hiç acısı sızısı da yok, işte o zaman içime daha bi’ kurt düştü. Hemen arayıp, her sene çektirdiğim yerden ultrason için randevu aldım. Telefonuma yıllık kontrollerim için alarm kurmuştum ve bana artık zamanının geldiğini hatırlatmasının üzerinden biraz zaman geçmişti zaten. İşte benim kanseri yenme hikayem böyle başladı.

Bu seneye kadar her kontrolümde fibrokistik yapıda bir meme olmasına rağmen herhangi sıkıntılı bir durum olmadığını duymaya alışmıştım. Oysa bu kez ilk defa Radyologum sadece ultrasonla yetinmemiş ve mamografi de istemişti. Birkaç küçük kalsiyum çöküntüsü fark edince de biyopsi yaptırmamın iyi olacağını söyledi. Bunun için iyi bir doktor araştırmaya başladım. Bulduklarımdan ise, hemen randevu almak konusunda oldukça sıkıntı yaşadım. Neyse araya tanıdıklar girdi etti ve nihayet bir randevu aldık. Biyopsinin üzerinden, 1-2 gün geçmişti ki, o gün sonucun çıkacağı ve doktorun bu sonuçları her zaman yüz yüze açıklamayı tercih ettiğini söylenerek akşamüstüne bize yine randevu verildi.

usengec-sef-dilek-yeginsu-bodrum

Sonucu öğrendiğim anda, Sintigrafi ve Meme emarının ardından, elimizde raporlarımız, kendimize hasta psikolojisine gerçekten önem veren iyi bir doktor bulma sürecine girdik, çünkü teşhis konulduktan sonra kaybedecek çok fazla zamanımız da yoktu. Tavsiyeler ve tecrübeler ışığında kendime, insani değerlere de sahip, başarılı bir genel cerrah buldum. Mesleğinde iyi olması kadar, doktorun güler yüzlü, yumuşak mizaçlı, soru sorunca yardımcı olan ve hasta psikolojisinden anlayan biri olması gerçekten her şeyde önemli fark yarattı.  Ona güvendim ve hastane odamda benim için bir araya gelen tüm sevdiklerime, sedyeyle ameliyathaneye götürülürken bile “Haydi ben attaya gidiyorum” diye el sallayarak, güle oynaya operasyona girdim.

usengec-sef-kanser-tedavi-kemoterapi-ameliyat

Doktorumun uygun görmesi üzerine, aynen Angelina Jolie örneğindeki gibi, tamamen içinin boşaltılmasını ve aynı operasyonla implant yerleştirilmesini talep ettim. Operasyon sonrası süreç, tabi ki hiç kolay değildi, ama en azından artık tümörden kurtulmuştum. Böyle durumlarda olaya bakış açısı bence şöyle olmalı: Çürüyen ve etrafındakileri de çürütmesi an meselesi olan bir dişimizi çektirirken veya mümkünse içini oydurup, dolgu yaptırırken, karalar bağlayıp, oturup yasını tutuyor muyuz? İşte bu da aynı şey! Sana zarar veriyorsa, bir an önce aldır ve kurtul,  “Hadi canım selametle” diyebilmek önemli.

Ameliyat esnasında alınan biyopsi sonuçlarına göre, yaşımın genç olması da göz önüne alınarak 6 seans kemoterapi uygulanmasına karar verildi. Onkologum bu durumda ilk olarak, çocuk yapmayı düşünüp düşünmediğimi, arzu edersem kemoterapi öncesi yumurtalarımı dondurma imkanımın olduğunu söyledi. Açıkçası tümörü östrojene duyarlı çıkan biri olarak, hamileliğin de östrojenin tavan yaptığı bir süreç olduğunu da göz önüne alarak, bu teklife cevabımız “Hayır” oldu. Bu kararımızın hala sonuna kadar arkasındayız. Çocuk büyük sorumluluk ve herkes bunu almayı istemek zorunda değil. Şimdi bile, etrafımızdaki çocuk sahibi arkadaşlarımız arada çabalasa da, halen bizi bu konuda ikna edemediler, çünkü çocuksuz bir çift olarak biz gerçekten çok daha mutluyuz.

Her biri 3 hafta arayla tam 6 seans kemotarapi aldım. Hiç birinin etkisi ilki kadar ağır olmadı diyebilirim. Daha önce bu süreçlerden geçen bir arkadaşım bana ilk kemoterapi seansının etkisini “boks maçında, rakibinden okkalı bir ilk yumruk yedin gibi düşün” diye özetlemişti. Sonraki raundlarda, hem yumruklara karşı daha dirençli hale geliyorsun, hem de senin de ellerin artık elma toplamıyor, bir kaç tane de sen ona patlatıyorsun! Kiminle dans ettiğini öğreniyor:)

O dönem çok fazla aynaya bakmamaya çalıştım. Çünkü kemoterapinin etkisiyle ne saç, ne kaş, ne de kirpikten pek eser kalmamış haldeydim. Olur da iki dakika kendi yansımamla karşılaşırsam da dalgaya vuruyor, gülüp eğleniyordum halimle.

usengec-sef-kanser-kemoterapi-sac

Kemoterapi seanslarına güle oynaya gidilince, her şey çok daha çabuk geçiyor. Evde çok yorulmayacağı, hatta mümkünse yaparken başkasına da ihtiyaç duymayacağı, keyifli bir hobi, bir meşgale edinmeli bence insan o esnada. Artık resim mi yapar, örgü mü örer, kitap mı boyar bilemem, ama TV karşısında dramatik filmler, kavga ve gözyaşı dolu, o seviyesiz moda ve evlenme programlarıyla kendini yormamalı kesinlikle.

Ben mesela, “Ah yazık, çok da gençmiş” yaklaşımı gösterecek kişilerle hiç muhatap olmamak adına, durumumu en yakınlarım hariç, pek kimseciklere fark ettirmemeye çalışarak, takipçilerimden uzak kalmadım ve web sitemde  her zamanki pür neşeli ve esprili yazılarıma aynen devam ettim. Hatta aslında o süreçte, dışardan alınacak mikroplara karşı daha savunmasız olduğum için, normale göre çok daha az dışarı çıkmama rağmen sosyal medyada paylaşımlarım yine de çok hız kesmedi. Peruğumla çok mutluydum. Bazen doktor kontrolüne giderken asansörde bir selfie çekip koyuyordum ve “fellik fellik” gezip eğlendiğimi sanarak “oh maşallah! Hayat sana güzel!” gibi yorumlar yazanlar da çıkıyordu. Tabi zaman zaman “Değiş-tokuş yapmaya ne dersin?” diye sormak geliyordu içimden ama salon kadını çizgimden asla çıkmadım 🙂

usengec-sef-peruk-kemoterapi-sac-dokulmesi-kanser

Böyle böyle tedavinin bitimine doğru artık, yavaş yavaş, yeni doğmuş bebecikler gibi yumuşacık, tüy tüy olan saçlarım çıkmaya başladı. Kaşlar kirpikler de hafif hafif geri gelir oldular. O yeni yeni filizlenen yumuşacık saçlarıma öylesine bayılıyordum ki, yavru kedicik sever gibi kendi kafamı okşaya okşaya bi’ hal oluyordum, sevdikçe coşuyordu sanki:)

Bu süreçte psikolojik destek, ailenizin ve gerçek dostlarınızın yanınızda olması ve moral çok önemli. Ailem kadar eşim de, en büyük destekçim olarak, aynada kendimi en tipsiz bulduğum anlarda bile, sevgisi, ilgisi, sevkati ve bakışlarıyla, bana kendimi “dünya güzeli” gibi hissettirmeyi başardı. Gerçek aşkın değeri, hayatta her şey yolundayken değil, esas zor günlerde açığa çıkıyor emin olun.

usengec-sef-usengecsef-kanser-kemoterapi

Ben zaten, minicik bebekleri, küçücük çocukları da orada kemoterapi alırken görünce, ağlanıp sızlanarak, kendimin ve sevenlerimin moralini bozmamın çok ayıp olduğuna, başıma gelenleri bir sınav olarak kabul etmem gerektiğine inandım. Bu sınavı başarıyla vermem ve bundan da şükredecek sebepler bulmam gerekiyordu. Pek çok dersler aldım, tahmin ettiğimden de fazla güçlendim ve her zaman bu yaşadıklarım ve bana öğrettikleri için Allah’a şükrettim. Şimdi de bu konuda benimle benzer süreçlerden geçip, pozitif örnekler duymaya ve görmeye ihtiyacı olan herkese, elimden geldiğince moral ve yüksek enerjimden vermeye çalışıyorum. Bu hastalığın ne kadar yaygın olduğunu bizzat yaşayarak öğrendikçe, erken teşhisin önemine dikkat çekip, kontrollerini aksatmaması için herkesi bilinçlendirmeye çabalıyorum. Bunun için Onkoloji dernekleriyle çalışıyor, TV programlarına katılıyor, yazılarımda ve panellerde hikayemi anlatıyor ve insanlara “Boş yere kendine hiç “Neden Ben?” diye sorma! Ne ilk, ne de son olacaksın. Sen sadece çözüme odaklan. Yalnız değilsin!” diyorum. Umuyorum ki, olabildiğince doğru yönetmeye çalışarak, olumsuz bir durumu, olumluya çevirmeyi başardığım bu deneyimimle, bu yolda çok daha fazla kişiye ışık olabilirim.

kemoterapi-kanser-umut-tedavi-usengec-sef

Eğer siz de benim gibi Kanser Haftası itibariyle Hürriyet ve Roche işbirliğiyle düzenlenen “Umut Dolu Hikayeler” projesi kapsamında, kanseri yenme hikayenizi Hürriyet’le okurlara ulaştırmayı ve kanser hastalarına umut olmayı isterseniz, https://www.hurriyetaile.com/sizin-icin/umut-dolu-hikayeler adresinden paylaşın, hikayenizle umuda umut katın!

Önceki İçerikSianji Well Being Resort – Sağlıklı Bir Hafta Sonu
Sonraki İçerikKayseri Lezzetleri ve Erciyes Kayak Merkezi

4 YORUM

  1. Bu yazıyı okurkennn o kadar çok etkilendim kiii hikayeni okudukça ve seniii tanıdıkça senin o güçlü veee her ne olursa olsun dimdik ayakta durmana hayran kaldım sana heppp ben derim yaaa her şeyin le sana hayranlığım daha da çok artıyor insanlara yaklaşımın güler yüzlü oluşun veee o tatlı dilin o kadar etkiliyici kiii anlatamam….Senin başına gelen bu olay bizim başımıza gelse ne yapardık nasıl karşılardık bilemiyorum ama bir şey biliyorumki senin başına gelen bu olay herkese çok güzel bir örnek olacak.Böyle hastalıklarda en büyük iyileşmenin ilacı da sevgi çevrenin ailenin veee en büyük de Sevgili eşinin desteği her şey den daha önce gelmiş o belli güzel kalpli insan.Seni çok seviyoruz …

  2. Dilek ablam bilirsin zaten beni ve bizi korhan fanları olarak ? İstiklal re-pub(sanirim dogru yazdim) gecesi paylastiginiz fotograf cekmisti ilimizi tabi bilmiyorduk sizi sonra tanimaya basladik ben ve arkadaslarim yani korhan fan club.. Şimdi fırsat buldum ve hikayeni okudum biliyo musun ablam güzel gülenlerin içinde eskiden acı olurmuş yoksa öyle gülemezlermiş o kadar enerji dolu ve iyilikseversinki dilek abla senin o erjin ister istemez bizede yansiyor ve sen hastaligini bu güzel kalbim ve eglenceli halinle yendin rabbim bir daha böyle acılar göstermesin inşallah o güzel gulen yuzun hep gulmeye devam etsin bizler için yaptiklarini unutur muyuz?? Aslaa.. Seni çok seviyoruz ablacim kaan abimle hayatta hep mutlu olun inşallah zevkle ve merakla takipteyiz.. en güzel şef usengecsef ve usengecsef candir❤❤❤

    • Elifcim mesajın karşısında, o kadara mutlu oldum ki anlatamam. Gelecek nesiller için sen ve senin gibi değerli kızlarımız olduğunu öğrendikçe ve sizleri tanıdıkça içim rahatlıyor. Çok çok teşekkür ederim güzel dileklerin için. Sevgilerimle…

  3. Bakkk gördünmü elifler seni hiç yalnız bırakmıyor daima ve daima yanındayız sen bizim mutluluk sebebimizsin…..Üşengeç Şef sen bizim her şeyimizsin…..

Elif Zeynep ERSÖZ için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz