Kahve tutkusu bambaşka bir şey sanırım. Onsuz güne başlayamayan, mecburen başlasa da adeta “aradığınız kişiye ulaşılamıyor” mesajı verecek kadar, aklını başına toplamakta zorlanıp, sorduğunuz sorulara sadece boş boş bakan insanlar tanıyorum. “Afyonum patlamadı” diyorsa, vardır bir bildiği… Çözüm: Hemen bi’ kahve!:)

Siz de böylesi bir kahve severseniz, belki yadırgayacaksınız ama üniversitede, sabahlara kadar hiç uyumaksızın, aynı gün 3 sınava çalıştığım günlerde bile hiç kahve aramadım ben:) Bir dönem Neskafeyi sevdirmeye çalıştılar ama tadı bana acı geldiği için içine o kadar çok şeker atıyordum ki, en iyisi içmeyeyim dedim.

kopuklu-turk-kahvesi-nasil-yapilir

Bir yere misafirliğe gittiğimde “ne içersiniz, çay mı, kahve mi?” sorularının cevabı bende hep belliydi. “Zahmet olmazsa bir Su lütfen.” Ev sahibi, suyu, kendisine iş çıkarmamak için, “nezaketen” istediğimi sanarak “Ölümü gör bi’ çayımı, bi’ kahvemi iç yahu!” der ısrar eder ya hani?  “Hay Allahım Yarabbim, o and içti, bana da çay içmek düşer bu durumda” diye mecbur kalırdım kırmamak için:)

latte-espresso-kahve-capuccino

Şimdi hala tiryakisi olmasam da günde birer tane çay veya Türk kahvesi içebiliyorum. Hem de hiç şekersiz! İnsanlık için küçük ama benim için büyük bir adım. Latte, sahlep, sıcak çikolata ve nespresso da hoşuma gidiyor. Ama hala sıcakken içmek yerine biraz soğumalarını bekliyorum. Ağzım yanıyor ama ya, sizin yanmıyor mu anlamıyorum ki ben:)

istanbul-coffee-festival-kahve-festivali

Maşallah hangi yana dönsem, benden başka herkesin koyu tiryakisi olduğuna bizzat şahit olduğum kahve konusunda ilk kez güzel bir festival düzenleneceğini duyunca, eşime sürpriz yapmak amacıyla hemen programıma aldım tabi. 25-28 Aralık 2014 tarihleri arasında gerçekleşen 4 günlük festivale beraber gidebilmek için, Cumartesi gününü tercih etmek durumundaydık. Bizim gibi haftasonu gitmek zorunda kalan yoğun insan potansiyelini düşününce, kalabalığa yakalanmamak amacıyla, erkenden kalkıp yollara koyulduk ve saat daha sabahın 10’u bile olmadan Karaköy’deki Galata Rum Okulu’nun tarihi atmosferinde kendimizi, mis gibi kahve kokuları arasında bulduk. O saatte bile etraf bu kadar kalabalıksa, ben ileriki saatleri düşünemedim bile:)

“Neler vardı bu festivalde?” derseniz anlatmaya başlamadan önce, kahve konusundaki akımlardan çok kısaca bahsedeyim madem…

Kahvenin sadece bir ihtiyaç olarak tüketilmesini benimseyen ama, illa “özellikli kahve” tüketimine odaklanmaya gerek bile duymayan akıma; “Birinci Dalga Akım” deniliyor.

“Kahve keyfi”nin de terim olarak pazara girmesini sağlayan akıma ise “İkinci Dalga Akımı” deniliyor. Hani şu facebook’da, instagramda çeşit çeşit resimlerle, sık sık paylaşılan “annemgillerle kahve keyfi”, “balkonda mis gibi kahve keyfi”, “yemek sonrası köpüklü kahve keyfi paha biçilemez” türü inanılmaz yaratıcı (!) metinlerle dolu postlarımız bu akımdan etkilenmiş demek ki:) Hiiiiç de öyle sanki sadece başkaları yapmış gibi sırıtmayın, hepimizin zaman zaman böyle paylaşımları olduğunu çok iyi biliyoruz:)

istanbul-coffee-festival-kahve-fincani

Gelelim Üçüncü Dalga Akıma… İlk iki akımdan sonra, 90’lı yıllardan itibaren Avrupa, Amerika ve Japonya’da artık insanlar nihayet, içtikleri kahvenin kökenini, yetişme koşullarını araştırmaya yönelince, bizzat kahvenin kendisini sahneye süren Üçüncü Dalga akım, kendi yaşam tarzını ve kültürünü oluşturmaya başlamış. Son yıllarda İstanbul’da da aynı şekilde hızla yayılınca, bu akımının yaşam kültürünü deneyimlemek üzere de, işte böyle bir festival düzenlenmiş.

istanbul-coffee-festival-nespresso

Gözlemlediğim kadarıyla, bu Festival sayesinde bir araya gelen kahve severler; İstanbul’un özel kahve dükkanları, bazı önde gelen yiyecek-içecek markaları ve kahve makinası üreticilerini toplu halde aynı ortamda karşılarında bulurken, profesyonel baristalardan gösteri ve sunumlara katılıp, bol bol tadım yapabilme şansını yakaladılar.

istanbul-coffee-festival-kahve-festivali

İsteyenler interaktif workshoplar, seminerler ve yarışmalara katıldı, isteyenler akustik konserleri izlerken favori kahvelerini yudumladı.

istanbul-coffee-festival-kahve-dunyasi

Giriş ücreti 25 TL olan ve kapısında uzun kuyruklar olan festivalde, içerideki ikramlardan faydalanıp, herkes gönlünce ücretsiz tadımlar yapabildi.

Ben en çok Nespresso’nun Köpüklü Sütle hazırlanan Lattesini beğendim. Kahve Dünyası standındakiler, Tarçınlı Sahlepli kahvesini çok övdüler, bir kaç yudum aldım, tadı fena değildi. Bir tane de Türk kahvesi denemem oldu o kadar:) Gerçek kahve tiryakileri ise kendilerini cennette gibi hissetmişlerdir herhalde… Artık o gün ne rekorlar kırılmıştır, gün boyu kaç kahve içilmiştir kim bilir:)

istanbul-coffee-festival-kahve-festivali

Aslında ziyaretçiler, gün içinde düzenlenen farklı farklı oturumlarla, gruplar halinde içeri alınmasına rağmen, duyduğuma göre bizden sonraki saatlerde, artık bir noktadan sonra ortam bayağı “ana-baba günü” gibi olmuş. Eh dile kolay, Festivale toplamda 4 günde 15 bine yakın kişi gelmiş.

istanbul-coffee-festival-kahve-festivali

Envai çeşit kahvenin, kahve ile ilgili her türlü alet edevatın, kahve dükkanlarının, kahve sanatının, kültürünün, kahve kitaplarının, kahve ile ilgili bilumum konuların buluşma noktası olan İstanbul Coffee Festival, nam-ı diğer “Kafein Bayramı” bundan sonra her yıl İstanbul’da kutlanmaya devam edecekmiş.Size ambiyansını bir nebze olsun yaşatmaya çalıştığım bu ilk festivali kaçırdığınıza “Tüh!” diyorsanız, bir sonrakini kaçırmazsınız artık. Ama şimdiden uyarayım, etrafta kahveyi bol bulup, hepsinden denemeye kalkarak, sonra çarpıntı yaptırmayın kendinize:)

kopuklu-turk-kahvesi-tarifi
Eh bu kadar anlatmışken, bir sonraki festivale kadar sabırsızlanan ve canı hemen şimdi güzel bir kahve çekenlere ise adım adım resimli “Bol Köpüklü Türk Kahvesi Tarifim” gelsin madem:)

2 YORUM

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz