Bir ara Babam, iyice tiryakisi olmuştu ve akşam yemeğinden sonra illa ki bir Türk Kahvesi istiyordu. Evin kızı olarak, ne kadar başka taraflara da baksam, konuyu unutturmaya da çalışsam, dersleri, sınavları filan da bahane etsem, kabak yine benim başımda patlıyordu. Hatta daha etkileyici olmak adına “doktorlar bir günde bu kadar çok kahve içilmesini hiç desteklemiyor ama” filan gibi tıbbi açıklamalar da getirdim konuya ama, dinleyen kim?

Kahve pişiren kişi olmayı istemediğim kadar, yapmasını da bilmiyordum ki… İşin daha da komiği, öğrenmek de içimden gelmiyordu, çünkü güzel olmadığı müddetçe bir gün bana kahve yaptırmaktan vazgeçeceklerdi aklımca:)

kopuklu-turk-kahvesi-nasil-yapilir

Deli gibi tırstığım “gazlı ocak”taki, o mavi ateşin üzerine oturttuğum Cezveyi, bir elimle sapından kavrayıp, devirmemeye çalışırken, diğer elimdeki kaşıkla da, bana aylar yıllar gibi gelen süreler boyunca şakkıdı şukkudu karıştırır dururdum, taa ki kahve köpürüp, taşma noktasına hale gelene kadar…

Sonra yarısını fincana döküp, cezveyi bir kere daha ocağın üstüne alır, tekrar kahvenin köpürmesini beklerdim… Bazen kabarır, bazen kabarmaz, “artık neyse olduğu kadar” deyip, kalan kısmı da üzerine eklerdim… Eee ama bunun köpüğü nerde? Yine yok, yine yok! 🙂

Çoook sonradan öğrendim ki, cezvede kahve yaparken köpüklü olması ve cambul cumbul çıkmaması için, en başta hızlıca bir karıştırıp, ocağın üstüne aldıktan sonra bir daha hiç karıştırmamak gerekiyormuş … Aman ya ne bileyim, ben kahve mi içiyordum ki… Beni zerre ilgilendirmiyordu işte. İçen düşünecekti bu detayları 🙂

 

Üniversitedeyken bir günde 3 final sınavına girdiğimiz zamanlarda bile, en ufak bir kahve ihtiyacı göstermeden sabahlara kadar ders çalışırken; iş hayatına atılınca ve kurumsal firmaların en bilinen özelliklerinden biri olan, günün yarıdan fazlasını “Toplantı” yaparak geçirmek durumunda kalınca fark ettim ki, karşımdaki kişi eğer tek düze bir ses tonuyla bir şeyler anlatmaya çalışıyorsa, isterse dünyanın en ilgi çekici konusu olsun, göz kapaklarım az sonra benim kontrolümden çıkıyor. Size de hiç oluyor mu bilemiyorum ama uzun süre savaşıyorum onları açık tutmaya ve konuya ilgiliymiş gibi görünmeye ama nerdeeee?:)

uyuklayan kedi

Seste monotonluk devam ettikçe, bir müddet daha kulaklarım, hala konuyu dinlerken, beynim; yarı uyanık halde, konuşmanın üzerine, konuya uygun bir rüya senaryosu uydurarak, bir kaç saniye içerisinde beni alıp götürüyor başka alemlere…

Derken başım önüme düşüyor, başlıyorum toplantı masasında karşımda oturanlara selam çakmaya… Sorarım size; uyurken bile saygıyı elden bırakmamak bu değildir de, nedir? Nasıl da “efendi” bir insanım ben böyle?!:)
Sonra rahat bir yastığın eksikliğini hisseden bünyem, ortada doğru olmayan bir şeyler döndüğünü fark ediyor ve yavaş yavaş toplantı ortamının sesleri geri geliyor ve rüya soluklaşmaya başlıyor. Gözlerimi zar zor da olsa bir açıyorum ki, karşımda reklam dünyasının en iyi ajanslarının ekibinden yönetici arkadaşlar inci gibi dizilmiş ve bir toplantı evvel verdiğim brieflere göre, çalışıp hazırladıkları tasarımları sunmadan önce yaptıkları, sıkıcı konuşmalarını bitirmek üzereler bile… Yahu insan biraz heyecan katar işine, böyle ruhsuz bir sunum da olmaz ki? 🙂

Bu komik durum sıkça tekrarlama eğilimi gösterince, daha önceleri “Ne içersiniz?” diye gidip gelip soran Kat Hizmetlisi Hanıma, “bana büyük bardakta Su lütfen” derken şimdi, “acilen bir orta kahve alabilir miyim?” demeye başladım mecburen. Böyle böyle, hala içmek için iyice soğumasını beklediğim o Türk kahvesini, sadece sıkıcı toplantılarda da olsa, içer hale geldim.

1543 yılında, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul’a getiren Yemen Valisi sayesinde başlayan kahvenin serüveni, Türkler’in bulduğu yeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek “Türk Kahvesi” adını almış.

resimli-turk-kahvesi-tarifi

1554 yılında Tahtakale’de açılıp, sonra tüm şehre hızla yayılan “Kahvehaneler” sayesinde de, halk, kahveyle tanışmış. Şimdi inanması zor geliyor ama söylenen o ki; eskiden bu kahvehaneler; günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı yerlermiş ve bu sayede de kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurmuş. İstanbul’a yolu düşen tüccarlar, seyyahlar ve Osmanlı elçileri sayesinde de Türk Kahvesinin ünü önce Avrupa’ya, sonra da dünyaya yayılmış.

Bugün Türk Kahvesi denilince, ilk akla gelen Marka: Kurukahveci Mehmet Efendi.

1871 yılında, ilk kez dolaplarda kavurup değirmende öğüttüğü kahveyi halkın tüketimine sunmuş ve nesillerdir aynı kalitede hizmet sunmasıyla meşhur. Geçenlerde Eminönü’ndeki şubelerinden taze kahve alayım dedim ama sırada 50 kişi filan vardı, çoğunluğu da turist… Bekleyemedim ama hızlıca bir resim çektim oradaki insan selini görmeniz için:)

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Kahve köpüğü neden bu kadar önemli diye de biraz araştırdım da, daha uzun süre sıcak kalmasını sağlıyormuş. Sıcak içecek sevmeyip, soğumasını bekleyen biri olarak illa içeceksem demek ki aslında, köpüksüz kahveyi tercih etmem gerek o zaman:)

resimli-turk-kahvesi-tarifi



İnce kenarlı fincanda sunulunca da daha geç soğuyor deniliyor. Seven için ne ala.. Bu da daha uzun kahve keyfi demek. Hele babamı hiç anlamıyorum. Maşallah ocaktan yeni alınmış 100 derecelik kahveyi, tek seferde içebiliyor. Bildiğin, shot yapıyor sanki:)

karamel frappucino
Ben nerdeyse 15-20 dakika bekliyorum istediğim soğukluğa ulaşması için. En iyisi Starbucks’ın Karamelli Frappuccino’larıyla idare edeyim, değil mi?:)

strawberry frappucino
Aslında Frappucino’nun Çilekli olanını daha çok seviyorum. Onu ilk olarak Amsterdam’da denediğimde bayılmıştım ama geçen sene bizde de yeni ürün diye lanse ettiklerinde denedim, nedense aynı tadı alamadım.

Türk kahvesinin benim için bir başka handikapı da Telvesinin nerede başladığını tam olarak kestirememem… Bu konuda yalnız değilim biliyorum. Ya telveye gelmeden bırakıyorum ya da fazla içip, telveden de içmiş ve dişlerime o edepsiz telveyi yapıştırmış oluyorum. Toplantıda konuşurken düşünsenize her yeri telveli dişler. Iyk! Korku filmi gibi valla. “Onun için yanında su geliyor işte, içiverirsin geçer telve melve kalmaz” diyenlerinizi duyar gibi oluyorum. Yaaaa ben de öyle sanıyordum ama “Çok bilen çok yanılır” dememişler boşuna..

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Efendim meğersem o kahvenin yanında gelen su, sonrasında içmek için değil, kahveden önce ağzınızdaki diğer tadları silip, dilinizdeki lezzet tomurcuklarını yeni içeceğiniz kahveye sıfırlanmış halde hazırlamak içinmiş. Yani önce su sonra Kahve şeklinde sıralanıyor işlemler… Hatta pek çok yörede, kahve sonrasında Su içerseniz,”bak kahvemizi beğenmedi de su ile tadından kurtulmaya çalışıyor” diye darılabilirlermiş size, demedi demeyin:)

Aile dostumuz olan Sevgili İnci Hanım’ın hediyesi olarak tanıştı evimiz Arçelik’in Kahve Makinesi Telve ile… Bu derece lezzetli, köpüklü ve kıvamlı bir kahveyi, bu kadar kolay ve kısa sürede yapan güvenli bir makine icat edildiği için öyle mutlu oldum ki… Makinem sayesinde o gün bu gündür, misafirlerime içecek bir şey ikram etmek istediğimde, ilk olarak “Türk Kahvesi alır mıyız?” diye soruyorum. Evet… Hem de Ben! 🙂

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Eskiden kullanılan o turuncu plastik şeyleri makineden saymıyorum bile. Bizim evimize hiç girmedi giremez de zaten. Çekinirim kullanmaya ben öyle iptidai şeyleri:)

Az sonra size “Telve” ile iki dakikada nefis kıvamda ve köpüğü- tadı her şeyi yerli yerinde bir Türk Kahvesini nasıl yaptığımı her zamanki gibi adım adım fotoğraflarıyla anlatıyorum. Süper kolaylığa hazır olun:) Fiyatını merak edenler için, Arçelik’in kendi sitesinden şimdi bakıp gördüğüme göre 169 TL imiş. Bence sağladığı kolaylığa bakılırsa, fiyatı da oldukça makul.

TÜRK KAHVESİ YAPIMI

Suyun kalitesi kahvenin tadında çok önemli. Mümkünse musluk suyu filan değil, klorsuz içme suyu kullanmaya bakın. Ayrıca soğuk su olursa, daha çok köpük yapar derler:)

Benim eskiden yaptığım hatayı yapmayın diye tekrarlamakta fayda görüyorum ki, tüm malzemeleri cezveye koyduktan sonra bir karıştırıyoruz ama ocağın üstüne aldıktan sonra bir daha karıştırmamak gerekiyormuş:)

Ben size en optimum tarifi vermek için bugün, Orta Şekerli Türk kahvesi tarifini anlatıyorum.

Siz eğer;

Şekersiz istiyorsanız—>hiç Şeker koymayın

Az Şekerli istiyorsanız—>Yarım Kesme Şeker ya da Yarım Çay kaşığı Toz Şeker kullanın

Orta Şekerli istiyorsanız—>1 Kesme Şeker ya da 1 Çay kaşığı Toz Şeker kullanın

Şekerli istiyorsanız—>2 Kesme Şeker ya da 2 Çay kaşığı Toz Şeker kullanın

Soğuk su kullanacağınıza göre, benim tavsiyem, kolayca erimesi için kesme şeker yerine, “Toz Şeker” kullanmanız olacaktır.

Su, Şeker ve Kahve oranlarını gösteren Genel Tablo şöyle:

resimli-turk-kahvesi-tarifi

1 kişilik ORTA ŞEKERLİ TÜRK KAHVESİ Tarifi
Hem Cezve ile hem de Arçelik TELVE ile:)

Malzemelerim:

1 adet Kesme Şeker ya da 1 çay kaşığı Toz Şeker ya da arzu ederseniz 1 adet Tatlandırıcı

1 Tepeleme ölçü kaşığı Türk Kahvesi ya da 2 tepeleme çay kaşığı Türk Kahvesi

1 fincan İçme Suyu (İçerken kullanacağınız fincan kadar)

resimli-turk-kahvesi-tarifi

İlk önce Kurukahveci Mehmet Efendi’nin taze kahvesinden, Telve Makinesinin kendi ölçü kaşığıyla 1 tepeleme kahve dolduruyorum

resimli-turk-kahvesi-tarifi-telve

ve bunu kendi özel cezvesine koyuyorum.

resimli-turk-kahvesi-tarifi-arcelik-telve

İkinci adım olarak, klorsuz, kireçsiz, temiz ve soğuk içme suyundan, kullanacağım fincan kadar miktarını da Cezveye ekleyeceğim.

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Üstten dudak payını unutmayın da, fincana suyu en üstten yarım santim kadar az doldurun ki, taşmasın isterseniz:)

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Üçüncü adım: Şeker ilavesi… Orta şekerli için kişi başına 1 küp şeker kullanıyoruz. Ya da Toz şeker kullanacaksanız, 1 tepeleme çay kaşığı kadarını kullanmalısınız

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Ya da her ikisinden de tercih etmiyorum, ben Tatlandırıcı kullanacağım derseniz, en doğal Tatlandırıcı olarak siz de benim gibi Splenda’dan 1 adet kullanabilirsiniz.

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Şekeri de Cezveye koyduktan sonra, bir tahta kaşık yardımıyla hızlıca birkaç saniye karıştırın

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Buraya kadar Cezve ile de olsa, Makine ile de olsa, Kahve pişirmeye hazırlık kısımlarının mantığı aynı.

CEZVE ile Kahve Yapımının Devamı:

Eğer kahveyi Cezve ile ocakta pişirmeye devam edecekseniz, ocağın altını iyice kısmanız ve Cezvedekileri bir daha karıştırmamanız öneriliyor.

Kahve cezve içinde yükselmeye başladığı anda, taşırmadan ocaktan alıp, kahvenin yarısı kadar miktarı ve köpüğü fincanlara pay ediyorsunuz. Kalan kahveyi bir taşım daha kaynatıp, sonra fincanları tamamlıyorsunuz.

Arçelik TELVE Makinesi ile Kahve Yapımının Devamı:
 
Makinenin özel Cezvesini haznesine yerleştirip, fişini taktıktan sonra, yukarıdaki butona basıyoruz.

resimli-turk-kahvesi-tarifi-arcelik-telve

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Mavi bir ışık yanıyor ve işlem başlıyor.

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Neredeyse bir dakika bile dolmadan o mavi ışık yanıp sönmeye ve Makine size kahvenizin hazır olduğunu belirten bir ses çıkarmaya başlıyor.

resimli-turk-kahvesi-tarifi

resimli-turk-kahvesi-tarifi

İşte Kahveniz hazır bile.

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Fincanınıza kahvenizi alma zamanı geldi. Ben biraz yukarıdan dökünce, daha da fazla köpüklü olduğunu gözlemledim. Etrafı batırmadan, bir deneyin bakalım siz de:)

resimli-turk-kahvesi-tarifi

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Kahve yaparken, her zaman olduğu gibi en önemli şey içine bol bol Sevgimizden katmak:)

resimli-kopuklu-turk-kahvesi-tarifi

Keyiflenip içerken, mümkünse höpürdetmeyelim:)

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Ohhh! Afiyet şeker 🙂

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Yanında bir bardak Su ve Bitter çikolata ile sunulursa, değmeyin keyfinize:)

Genelde büyüklerimiz ve klasik sevenler, Türk kahvesi yanında Lokum olursa daha fazla memnun olurlar. Bu durumda adet yerini bulsun diye kahveyi, çifte kavrulmuş Lokum ile sunabilirsiniz.

resimli-turk-kahvesi-tarifi

Bayramlarda veya özel günlerde gelen misafirlerinize ise, başka bir şıklık daha yaparak, Likör eşliğinde ikram edebilirsiniz. Genelde Nane Likörü tavsiye ediliyor ama ben Hare’yi de beğendim. Tercih sizin, gönlünüzce zenginleştirin işte!

Ne demiş Atalarımız:

“Gönül ne kahve ister, ne kahvehane,
Gönül bir dost ister, kahve bahane”

26 YORUM

  1. İş sebebiyle Londra'da yaşıyorum. İstanbul'a her geldiğimde ben de Tahtakale'ye uğrayıp, o sıraya girerek Kurukahveci MehmetEfendi'den stok yaparım. Ama evde hiç kahvem kalmadığı şu anda bu yazı ve resimler oldu mu hiç? Hemen bir bilet ayarlamam lazım hemmmen!:)

  2. Tasedüf dün bende ahmet efendinin önünden geçtim. 7/24 kuyruk var sanırım. Misler gibi Kahve kokuyor ama kuyruğu görünce alamadım. Vaktim de yoktu:( Yazınız da iştahımı arttırdı:) Hemen kahve içmem gerek:)

  3. Türk kahvesi deyince hiç hayır diyemem. İsterse gece yarısı olsun. Kendim yapmayı bilmiyordum, tarifiniz sayesinde artık kimseye ihtiyacım yok

    • Valla öylesine kolay ki, eskiden Türk kahvesi isteyen misafirler olduğunda uf yaa şimdi kim uğraşacak keşke başka bir şey içselerdi derken, şimdi de Türk kahvesi içsinler de bir düğmeye tıklamayla hazırlayıp hemen mutfaktan yanlarına dönebileyim diyorum:)

  4. Pazar kahvaltısında bol bol çay içmiştimde hala birşey eksik bişey eksik ama neydi diyodum bende. Şimdi yazıyı okudumda içim gitti.Kahve krizim gelmiş meyer

    • Kahve nasıl bir şeyse, tiryakileri onsuz yapamıyor:)
      Ya ama ben hala Adsız yorumlar görünce üzülüyorum. Ana sayfada sağda sarı sarı "Bloguma üye olun" ibaresi var, tıklamanızı bekliyormuş, bana öyle dedi:)

  5. merhaba, ben bu yöntemi iki kişilik kahve yaparken denedim ve enfes oldu ama sekiz kişi için büyük cezvede yaptığımda çok fazla telve dibe çöktü ve bir bardak eksik çıktı, bu sorun için bir çözümünüz var mı?

    • 8 kişi için tek cevze kullanmek yerine, tek cezvede en fazla 4'er kişilik kahveler yapmayı deneyebilirsiniz. Çünkü ister istemez fincanlara pay ederken, biraz zaman geçiyor ve o esnada, tamamının telvesi en dibe çöküyor. Yani aslında biraz zamanla yarış halinde hızlıca pay etmek de önemli. 8 kişli için yapacaksanız da aynı anda sayıyı ikiye bölerek, aynı anda 2 cezve kullanabilirsiniz mesela:)

  6. Size resmen hayran oldum,izleyicilerinize verdiğiniz yanıtlardan dolayı,paylaşımlarınızda ki güzel ve detaylı yazılarınız,bizlere ne kadar değer verdiğinizi gördükçe size bayıldım…

    Sevgi ile…

  7. ben bir kahve tiryakisi olarak artık mehmet efendi kahvesinin eskisi gibi lezzet içermediğine eminim ne yazıkkı eskı tadından eser kalmadı çok daha lezzette türk kahveleri var ama tanınmadıkları için ne yazıkkı tüketilmiyor.. mesela "Kurukahveci Nuri Toplar" dır.

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz