Sıkı takipçilerimin iyi bildiği gibi, yemek yemeyi çok sever, güzel yemeğin de hakkını layığıyla veririm. En çok da hamur işlerine bayılırım laf aramızda. Durum zaten böylerken, bir de üzerine geçen sene yaşadığım sağlık problemleri sebebiyle art arda geçirdiğim ameliyatlar, gördüğüm kemoterapiler, aldığım kortizonlu ilaçlar derken, amanın bir de baktım ki en çok bel ve göbek bölgesinde olmak üzere, hayatımda hiç olmadığım kadar, almış başımı gitmişim. Hiç bir kıyafeti üzerime yakıştıramaz hale gelip de “Üff ya! Giyecek hiç bir şeyim yok ki ama benim!” moduna da girince, artık bu duruma acilen bir “Dur!” deme zamanının geldiğine karar verdim.
usengec-sef-diyet-nasil-kilo-verebilirim-diyetisyen-tavsiye

Başkaları gibi bu zayıflama işini, bir sonraki bahara bırakmayacağıma dair, önce kendime bir söz verdim. İnanır mısınız, hayatımın ilk diyetisyen kontrolünde kilo verme serüveni için, Amsterdam gezisinden henüz dönmeden, taa oralardayken arayıp, döndüğümüzün ertesi gününe randevu aldım. 🙂

Randevuya giderken, artık içime bile çekemediğim göbeğimle, sabrımı zorlayan kilolarımdan kurtulmak yolunda, akıllı bir adım atıyor olduğum için, ilk kez okula başlayacak çocuklar kadar heyecanlıydım. Bu arada söylemeyi unuttum, tek başıma değil, aynı benim gibi fazla kilolarından sıkıntı duyan biricik eşimle beraber bu yola koyulduk. Zaten aynı evde, birimiz diyetteyken, öyle “biri yer biri bakar” olmazdı, olamazdı. Aynı anda diyete başlamak ve birbirimize destek olmak, işimizi daha da kolaylaştıracaktı.

Bağdat Caddesi’nde, tam da ana caddenin üzerinde Suadiye’de yer alan ofise geldik. Güler yüzüyle, dünya tatlısı Diyetisyenimiz Ceylan Akiş, bu ilk randevumuzda bize 1 saate yakın zaman ayırdı ve uzun uzun yeme alışkanlıklarımızı dinledi. Yanımızda getirdiğimiz kan testlerimizi inceledi, sağlık hikayemizi dinleyip, varsa mevcut rahatsızlıklarımızı ve kullandığımız ilaçları sordu. Boy, kilo ve yağ ölçümlerimiz yapıldıktan sonra, vücut kitle endeksine göre nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine ve hedefimizin kaç kiloya inmek olduğuna karar verildi.

en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-usengec-sef

Ben eğer 5-6 kg verirsem kendimi daha iyi hissedeceğimi söyledim, o da yaptığı hesaplamalarla bu hedefimi uygun bulduğunu onayladı. Söz arasında yararlı ve zararlı yiyecekleri anlatırken veya tüketilmesi gereken porsiyonları tarif ederken, daha akılda kalıcı olması için, Ceylan Hanım’ın ofisinde oldukça gerçekçi yiyecek maketleri var. Masasının üzerinde bulunan aşırı gerçekçi olarak hazırlanmış yağ maketlerinden ise gözlerimi alamadım. İnsan dokunmaya bile tiksiniyor, o derece gerçekçi! Bir öğrendim ki, resimde elimde gördüğünüz maket de tam olarak 5 kilo yağı temsil ediyormuş. Yani düşünebiliyor musunuz tam da bulunduğu noktada, yani bel ve göbek çevremde kendisinden bir an önce kurtulmak için bu yola baş koyduğum, işte tam da bu koskocaman yağ kadar, fazladan bir yük taşıyorum şu anda vücudumda. Yazık değil mi ama?

en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-usengec-sef

Biliyorum normalde dışarıdan çok kiloluymuş gibi görünmüyorum ama, kas oranım çok düşük ve yağ oranım çok fazla olduğu için bu kiloları yağdan vermem gerek. Yoksa tartıda az çıksak da, mazallah vücuttan su kaybı olarak verilen kilonun uzun vadede hiç bir faydası olmadığı gibi, bir de üstüne zararı olma riski var.

Yazımın başında da kısaca bahsettiğim gibi, bende pek çok sağlık sorunu bir arada. Sadece bir kaç örnek vermem gerekirse mesela çok yakın geçmişte “kanser” tedavisi gördüm, üstüne pek çok ameliyat geçirdim ve 5 yıl boyunca kullanmaya devam etmem gereken bir hormon ilacı var. Ayrıca Tiroid hormonu eksikliği yaşıyorum yani “Haşimoto” var, düşük kan şekeri rahatsızlığı, yani “Hipoglisemi” var. Var da var! Bunları içinizi sıkmak için değil, neden söylüyorum biliyor musunuz? Demek istediğim o ki; bunların hiç birisi kilolu kalmak için bahane değil! Durumumdan yüz bularak, “battı balık yan gider” demek ve önümüze gelen her şeyi şapur şupur afiyetle yerken, her giydiği üstüne yakışan fidan gibi incecik insanları görüp de halimizden şikayet etmek bize yakışmaz. İşte burada diyetisyen faktörü de sizin azminiz kadar önemli. Eğer bu yolda yanınızda sizi dinleyen ve anlattıklarınızı ciddiye alan bir uzman varsa, size en uygun beslenme programını oluştururken, tüm bu fiziksel ve ruhsal şartları da hesaba katıyor doğal olarak.

Bizim örneğimizde de bana benim özelliklerime uygun bir diyet listesi hazırlanırken, eşimin pek çok sebze çeşidiyle arası iyi olmadığı için, Diyetisyenimiz onun için de özenerek, içinde sevdiği çeşitlerin yer aldığı özel bir liste oluşturdu. Çünkü amaç insanı diyetten soğutmak değil; haftalar, belki aylar sürecek bu süreci kaytarmadan, istekle ve keyifle geçirmemiz için, işimizi kolaylaştırmak olmalıydı. İşte bu konunun önemini bilecek kadar gerçekçi ve diyet konusunda tüm merak ettiklerimizi danışabilecek kadar donanımlı bir Diyetisyen olarak Ceylan Hanım bizim güvenimizi daha ilk günden kazandı.

Diyet listelerimiz yanında, metabolizma hızlandırıcı ve kan şekeri düzenleyici bazı sıvıların reçetelerini de verdi. Çay gibi demlenerek kolayca hazırlanan bu içecekleri hazırlamak için gerekli şeyleri almak üzere ilk hedefimiz tabi ki en yakındaki bir aktar oldu. Bir de üstüne, gün içinde ana ve ara öğünlerde tükettiğimiz her şeyi not almamız ve bir sonraki görüşmede üzerinden konuşmamız için “günlük beslenme çizelgesi” de verdi yanımıza. Hayatımın ilk “Diyetisyenle kilo verme” macerası işte başlıyordu ve “göbekli olmak” kaderim olmayacaktı. Yuppiii! Öyle motive, öyle sevinçliydim ki anlatamam:)

Bu arada unutmadan söylemeliyim ki, bir diyet programına başlarken, kilo ve sağlık hikayesi kadar önemli olan bir diğer konu da “bazal metabolizma hızı”… Bu aynen parmak izi gibi, sadece size özel olan ve aslında ne hızda, hangi tempoda kilo verebileceğinizi gösteren en önemli parametre. Bir çok merkezde kullanılan gelişmiş tartı ve analiz cihazı, kişinin teorik, yani sadece “formüle edilmiş bazal metabolizma hızını” veriyor maalesef. Oysa sadece bazal metabolizma hızı ölçümünde kullanılan “Fit MatePro” diye bir cihaz varmış ve bu alet kişinin gerçek bazal metabolik hızını ölçerek, hangi noktada olduğunun en doğru şekilde analiz edilmesini sağlıyormuş. İşte bu cihazdan Ceylan Hanım’ın ofisinde de olduğunu öğrendiğime ayrıca memnun oldum. Hayatımda ilk kez böyle bir cihazla gerçek bazal metabolizma hızım ölçülecekti. Bunun için en yakın tarihe bir gün kararlaştırdık ve bir kaç saat açlık ve susuzluk gibi söylenen şartları yerine getirerek ofise bir uğradım ve sakince uzanarak bir maske taktım, 20 dakikalık bir nefes testi yapılarak işlem tamamlandı.

en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-kilo-verme

Erkeklerin metabolizma hızının daha yüksek olduğunu biliriz de, benim bazal metabolizma hızım sadece 1200’dü, yani bir kadın için bile oldukça düşük bir değerde çıktı.

Neyse moralimizi bozmadık, en azından neyin ne olduğunu artık biliyorduk. Bizim için ayrı ayrı hazırlanan diyet listelerine göre, güzel bir market alışverişi yaptık. Buzdolabımız ilk defa bu kadar sağlıklı ve yeşil ağırlıklı görünüyordu, bu anı ölümsüzleştirmeden duramadım:)

en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-kilo-verme

Eşimin önceki diyetisyen tecrübelerinde iş yerinde veya dışarıdayken temin edilmesi ve hazırlanması oldukça zor olan şeyler yazıldığı için, diyetine devam etmeye çalışırken, oldukça zorlandığı olmuştu. Ceylan Hanım ise, herkesin yaşam tarzına ve zevkine göre, tam anlamıyla kişiye özel ve uygulanabilir listeler hazırlaması sayesinde bize diyeti sevdirdi. Özellikle kahvaltı konusunda, hayatımızda çığır açan, hem hızlı, hem pratik, probiyotik yoğurtlu ve meyveli harika bir kahvaltıyla, yine onun sayesinde tanıştık. Bir ara hatırlatın da bunun kolay tarifini, size de anlatayım.

en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-kilo-verme

Ben de, keza eşim de, bu yola öyle inanmış ve öyle kendimizi adamış şekilde girdik ki, listemiz dışında kalan abur cuburlara veya zararlı şeylere, ikimiz de hiç meyletmedik. Ne yazıyorsa onu yedik, ne kadar yazıyorsa o kadarını tükettik, daha fazlasını değil. Sonuçta insanız… Biliyorsunuz “beşer şaşar” demişler. Gün gelip de, canımız liste dışında bir şey çekse bile, işte o zaman da diyetisenimize sorduk, o da eğer gerekli düzenlemelerle tolere edilebilecek bir şeyse, bize yardımcı oldu; yok eğer hiç uygun değilse de, doğru yönlendirerek, bu konuda tavrını korudu.

Sağlıklı zayıflayabilmek için, beslenme kontrolleri ve gerekli disiplini sağlamak açısından görüşme periyodumuzun “haftada bir” olması da çok işimize geldi.  Yaklaşık 20 dakika kadar süren bu kontrol seansları esnasında, vücut analizlerimiz yapılarak, beslenme programımız her seferinde yenilendi. Bu sayede listemizdekilerden sıkılmamıza hiç fırsat olmadı:) Zaten gidişatımıza göre vücudu şaşırtacak ve gereksinimlerini karşılayacak şeyler yazıldı hep ve bunun mükafatı olarak, daha ilk haftadan tam 1,5 kg yağdan verdiğimi tartıda gördüğümde, havalara uçacaktım. Gözünüzde canlandırabilmeniz için yine bir resimle anlatmam gerekirse, daha ilk haftamda, aynen fotoğrafta gördüğünüz işte tam da “iphone 6plus” kadar kocaman, bu gülle gibi maketin ağırlığınca bir yağdan kurtulmuşum. Hem de başta saydığım tüm handikaplarıma ve yerlerde sürünen metabolizma hızıma rağmen…:) Neden tekrarlayıp duruyorum? Yani demem o ki; Ben yapabiliyorsam, siz neden yapamayasınız ki? 🙂

en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-kilo-verme

Gün geldi ana öğünümde hafif ve lezzetli ızgara sebzeler yedim, gün geldi mis gibi yumurtalı kahvaltılar yaptım.

en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-kilo-verme
en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-kilo-verme

Bazen malzemeli bir salata oldu listemde, bazen güzel bir et yemeği ya da en sevdiğimden maydanozlu leziz bir anne köftesi. Böyle böyle her hafta sadece yağdan vererek, incelmeye devam ettim.
en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-kilo-verme

en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-kilo-verme

Bu süreçte, her şey her zaman kolay olmadı tabi. Gün geldi, mesela sinemada yanımda mis gibi kokan koca patlamış mısır kovasını tek başına götüren arkadaşım da oldu, şapur şupur pastaları, börekleri mideye indirenler de… Mesleğim gereği tadım ziyaretleri yapmam gereken restoranlar oldu mesela. İşte o zaman Cem Yılmaz’ın şovunda anlattığı Mehmet Yaşin gibi tabağı sıyıranlardan olmadım tabi ki. Gerçek bir tadımın hakkını vererek, sunulan yemeklerden gerçekten birer çatal aldım ve sadece lezzetlerini tattım, öyle gnam gnam lüpletip de bir tabak daha isteyenlerden olmadım yani:) Bunu nasıl mı yaptım? Algılarıma hükmettim, o mis gibi yemeğin kokusunu almamayı seçtim, o pastanın vereceği bir dakikalık zevk uğruna, yolumdan şaşmamayı tercih ettim. Çok delirdiğim anlarda, çıkardım çantamdan ve paşa paşa çiğ bademimden yedim sakin sakin. Çünkü benim bir amacım vardı, anlık zevkler beni yolumdan caydırmamalıydı.Şunu söyleyip, kesinlikle diyetimin hakkını teslim etmeliyim ki; bu süreçte kesinlikle hiç aç kalmadım ve açlık hissetmedim. Hatta öylesine hissetmedim ki, normalde öğün aralarımı açsam, kan şekerim düştüğü için etkilerini baş dönmesi, göz kararması, gereksiz sinirlilik gibi şekillerde hemen hissetmeye alışkın olduğum “Hipoglisemi” bile, diyet esnasında, 3 ana ve 2 ara öğünle planlı programlı ve sağlıklı beslendiğim için yanıma bile uğrayamaz hale geldi. Bol bol su içmeyi hiç ihmal etmedim, bu uğurda tuvalete abone olsam da, suyun önemini bildiğim için hiç şikayet etmedim:)

Ama şu komik anımı da anlatmadan geçmeyeyim hadi… Bir keresinde ziyaret ettiğim bir işyerinde buram burak kek kokusu yayılıyordu, belli ki mutfakta kek pişiriyorlardı ama öyle böyle kokmuyor edepsiz. İşte o anda canım çok fena kek istedi, ama bir dilim kek uğruna nasıl deliriyorum anlatamam. Mümkünse diye sormak üzere bir sonbraki randevumuz esnasında Diyetisyenimden rica ettim, sağlıklı olarak kilo vermeye devam ettiğim için, ödül olarak, bazı düzenlemeler yaptı ve minik bir dilim keki listeme ekledi sağolsun. Buraya kadar her şey normal… Sonra ben ne  mi yaptım? “Koşa koşa karşıma çıkan ilk pastanede, tek lokmada koca keki mideme indirdim” dememi bekliyorsanız, yanıldınız. O hafta boyunca hangi dükkanın önüne gelsem, “yok şimdi burasının keki o kadar iyi değildir, bitanecik hakkımı buna kullanmayayım şimdi”, “yok bu kek fazla süngerimsi, daha iyisini bulabilirim” diye diye, ödülüm olmaya yeterince layık bir kek bulamayarak, bir haftayı geçirdim. Bir sonraki randevuda, tekrar Ceylan Hanım’ın karşısına oturduğumda, “ee nasıl geçti diyet haftanız?” sorusunu sorarken, ben kikir kikir gülüyordum halime. İzin vermeseydi belki delirirdim o kek için. Ama o müsade edince, yemesem de oldu işte:)

diyetisyen-ceylan-akis-diyet-usengec-sef-spor

“Hiç spordan bahsetmiyorsun, kimbilir ne biçim spor yapmışsındır bu süreçte” diye merak edenleriniz olacaktır. O konuya da açıklık getireyim. Diyetisyenimiz dedi ki; diyete başladığınızda kardiyo veya ağırlık gibi bir spor  yaparsanız, diyeti tamamladığınızda artık o sporun 2 katını yapmalısınız ki, normal yemeye geçtiğinizde eski kilolu halinize dönmeyin. Bana çok mantıklı geldi. Ben bu süreçte o yüzden spor yapmamayı tercih ettim, sadece ufak yürüyüşlerim oldu fırsat buldukça ama düzenli yaptım denilemez.

Ne zaman ki 5 haftada 5 kiloyu tamamen yağdan verdim, işte o zaman artık, bölgesel incelebilmek ve göbeğimin biraz daha erimesi için spora başlamamın zamanı geldiğine karar verdik ve haftada 1-2 kere yüzmeye gitmeye başladım. Hafta sonları hava güzelse, çıktık sahilde tempolu yürüyüşler yaptık. 5 haftanın sonunda eşim 9 kg vererek, hedeflediği kiloya kavuştu. Unutmayın ki, erkekler kilo vermede, her zaman daha avantajlı. O yüzden moralinizi bozmak istemiyorsanız, hiç bir zaman onlarla kendini mukayese etmeyin:)
usengec-sef-diyet-nasil-kilo-verebilirim-diyetisyen-tavsiye
Hanımların işi belki biraz daha meşakkatli ama, diyeceğim odur ki; başarılı bir zayıflama için bence 2 önemli kural var. İlki “istikrarlı olmak” ve ikincisi de işini seven, hakkıyla yapan, insanın halinden anlayan, iyi ve sevecen bir diyetisyenle yapacağınız işbirliği… Bu iş öyle gazete eklerinde yazan “şok diyetlerle”, mucize diye yutturulan zararlı haplarla veya bir başkasının diyet listesini kopyalayarak filan olmuyor maalesef. Diyet listeniz, tamamen sizin ihtiyaçlarınıza göre, her hafta bir öncekinden farklı olarak, bizzat size özel hazırlanmış olmalı.
diyetisyen-ceylan-akis-usengec-sef-diyet-listesi

6 haftanın sonunda 6 kilo “tamamen yağdan” vermiş birisi olarak benim naçizane formülüm bu oldu en azından. Göbeğim bayağı eridi. “Tamamen gitti ve dümdüz oldu mu ?” derseniz, 2 kere myom ameliyatı geçirerek, sezeryan gibi tekrar tekrar göbeğinden kesilmiş birisi olarak, o biraz zor ama önceki haline göre büyük bir yol katettim. Bundan sonrasında dengeli beslenme ve yüzme, daha da toparlanması için elimden geleni yapacağım. Artık dolapdaki mevcut kıyafetlerime, içini tamamen doldurup, oradan buradan yağlar taşmadan girebildiğim için, “giyecek hiç bir şeyim yok ki ama benim :(” derdim de azaldı. Bakın “kalmadı” demiyorum, çünkü bu sözler, sanırım biz hanımların fabrika ayarlarında var 🙂
en-iyi-diyetisyen-ceylan-akis-diyet-kilo-verme

Sizin de rahatsız olduğunuz fazla kilolarınız varsa ve bu durumdan şikayetçiyseniz, hiç bir şey yapmadan üzülmek yerine, “haydi” diyorum size, “o gün bugündür!. Artık “hele bir Pazartesi olsun” diye diye ertelemeyin! 🙂 Dediğim gibi, ben bile yapabildiysem, siz haydi haydi yaparsınız. Yeter ki kalpten isteyin ve ilk adımı atın! 🙂
Herkese sevgilerimle…

Diyetisyen Ceylan Akiş – Beslenme ve Diyet Uzmanı İletişim Bilgileri
Bağdat Caddesi No:446, Çınarlı Sokak No:10 Karabekir Apt. Kat:4 Daire 14 Suadiye – Kadıköy / İstanbul
Tel: (0216) 410 49 04

www.ceylanakis.com.tr

————————————————–
Değerli Okuyucularımdan Minik bir Rica:

Eğer yorum yazmak ya da soru sormak isterseniz, öncelikle şuraya tıklayarak, bloguma üye olmayı unutmayın ki, yazılarınız “Adsız” çıkmasın ve ben de sizi tanıyabileyim, olur mu? 🙂

Önceki İçerikTurkmax Gurme’de Canlı Yayın Konuğuydum
Sonraki İçerikÇikolatalı Marshmallow Tatlısı Tarifi

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz