Sıkı takipçilerimin bildiği gibi yakın zamanda yapmış olduğum Alaçatı-Bodrum otel turu kapsamında bir çok oteli gezip tesis ve hizmetleri deneyimleme ve sizlerle paylaşma fırsatım olmuştu. Senelerce Yunan adalarını eş-dosttan dinledikten sonra yine eşimin sürpriz son dakika organizasyonu ile yakın olduğu için Midilli ile bir başlangıç yapalım dedik.

yunan-adalari-usengec-sef-greek-goddess-model

Valla arkadaşlar, baştan bir tek şey söyleyeyim, bizim ülkemizde gerçekten tesis, hizmet, lezzet, lüks, imkanlar inanılmaz derecede gelişmiş durumda. Kendi tesislerimizde en basit ve ufak bir eksiklik ya da hatayı kabul etmezken, konu yurtdışı ve özellikle de Yunanistan olunca nedense alışık olduğumuz yüksek standartlarımızdan bir anda ödün verip, eksikleri görmezden gelmeye ve “ama oteller çok ucuz”, “yemekler ucuz ve çok daha lezzetli”, “doğa bir harika” gibi cümleler kurmaya başlıyor herkes. Bence burada biraz kendimize haksızlık ediyor ve elmalarla armutları karşılaştırıyoruz sanki. Haydi detaylara geçeyim de, neden böyle düşündüğümü daha iyi anlatmış olurum sanırım:)

Başta da bahsettiğim gibi eşimin bir anda karar vermesi ve gün içinde hızlıca planlamasıyla, aynı günün akşamında kendimizi Pendik-Yalova feribotunda Ayvalık’a doğru yola çıkarken bulduk. Hayatımda bu kadar hızlı bavul hazırladığımı hatırlamıyorum.
Eşim Midilli’yi araştırırken adanın özellikle kuzeydeki Molyvos denen bölge ve güney doğusundaki merkez olan Mytilini(yani Midilli) arasında kaldığını anlattı. Mytilini’yi Bodrum merkez, Molyvos’u da Türkbükü gibi kabul ediyormuş genelde gidenler… Görelim bakalım:)

Molyvos’taki oteller daha pahalı, kendi beach’i olan oteller. Alternatifleri inceledik ve nihai olarak Molyvos’takileri değil, hem merkeze yakınlığı, hem ziyaretçi yorumlarındaki pozitif anlatımlar, hem de havuzu olması gibi sebeplerle 4 yıldızlı Heliotrope’yi tercih ettik. Çünkü zaten adada 5 yıldızlı otel ya yok, ya da bizim baktığımız bölgelerde yoktu.

Sabah hızlı feribotla 45 dakikada Ayvalık’tan Lesvos Adası’nın (Lesbos diye okunuyor) Midilli Limanı’na ulaştık.

ayvalik-midilli-yunan-adalari-feribot-usengec-sef

Gümrükten geçtikten sonra, çıkışta hemen karşımıza denk gelen bilindik bir araba kiralama şirketine girip, bir araç kiraladık. Bütün belgeleri doldurduktan ve arabada hiç bir sorun olmadığını söylemelerinden sonra, kendi yaptığımız kontrolde, aracın arka lastiğinin inmiş olduğunu görmemiz üzerine, 3 günlüğü normalde 140 Euro olan ve daha 1000 km’deki bir aracı, hiç pazarlık bile teklif etmememize rağmen, bize önceki aracın fiyatı olan 120 Euro’dan kiraladılar. “Yunanlılar, Türk misafirperverliğinden bile nasibini almış kardeşim” diye kendi kendimize kikirdedikten sonra, gıcır gıcır ve daha yeni kokan arabamızla motive şekilde yola koyularak, sadece 5 dakikada otelimize vardık.

Bu otel, merkeze sadece 10 km uzaklıkta, havaalanı yolu üzerinde, Ayvalık’ın karşısında denk gelen bir noktada yer alıyor. Denizle arasından incecik bir yol geçiyor. Denizin çok albenisi yok. Odalar temiz, klimalı, lcd’li, yeterince geniş ve deniz manzaralı balkona sahip.
mytilini-sahil-midilli-yunan-adalari

Otele yerleştikten sonra bir sosyal medya müptelası olarak farkettim ki, otelin odalar dahil, her tarafında full internet olmasının yanısıra, kendi hattımız da aynı evimizdeymiş gibi iyi çekiyor 🙂 Bu sayede aynı Türkiye’deymiş gibi, tüm konuşmalarımızı rahatça yapabildik. Hatta eşimin doğumgününe denk gelen bu tatil boyunca, tüm tebrik telefonlarını da sıkıntısızca alabilmesi, büyük kolaylık oldu tabi:)

İlk günümüzü koştur koştur olmadan, otelde geçirmeye karar verdiğimiz için, hem otelin sakin havuzunun keyfini çıkarttık, hem de biraz dinlenip gece ve ertesi günlerin planlarını ve rezervasyonlarını yapma fırsatı bulduk. Teker teker gidilecek mekanları tespit ettikten sonra, her birine rezervasyon yaptırdıkBu arada gerek otelde, gerek diğer mekanlarda karşılaştığımız herkes İngilizce biliyordu, illa ki yerel bir kaç kelime de öğreneyim derseniz, zamanında “Yabancı Damat” dizisini benim gibi her hafta severek izleyenlerdenseniz zaten Kalimera (Günaydın), Kalispera (İyi akşamlar), Efharisto poli (Çok teşekkürler), Ohi (Hayır), Ne (Evet), Endaksi (Tamam), Ti kanete? (Nasılsınız?) Poli kala (İyiyim) gibi kelimeleri Niko ve ailesi, özellikle de  Memik dedenin “kuyu cadısı” dediği büyükannesi sayesinde hatırlarsınız belki:)

Otele dönecek olursak, havuzu ufak ama yeterliydi. Ancak ikinci gün, ne olduysa, dışarıdan da girişe açık olduğundan herhalde, fazlaca çocuk ve gençle doldu. Ortaya çıkan gürültünün bazen insanın tahammülünü zorladığı anlar oldu valla. 🙂 Tabi düşününce İstanbul’daki Su Ada ya da Fenerbahçe’deki Dalyan Klübün çocuk kalabalığı ve gürültüsünün de aslında buradan eksiği yok. Oradaki “anne bak! anne bak!”lar, burada “luk maaamiii” seslerine dönüştü 🙂

mytilini-sahil-midilli-yunan-adalari-heliotrope-havuz
,
Bu sakin hali, akşam üstüne doğru, metrekareye 3 kişi düştüğüne şahit oldum havuzda. Belki çok az abartmış olabilirim, 2 filandır:)

Akşam aracımıza atlayıp, “Mytilini” (Midilli) diye gecen adanın merkezine indik. Burası “C” şeklinde bir liman kenti… Kordon boyu gibi, etrafta çeşitli kafe ve restoranlar var. Sugar House isimli pastanenin Tiramisusu güzeldi bak, aklıma geldi şimdi 🙂

mytilini-sahil-midilli-yunan-adalari

mytilini-sahil-midilli-yunan-adalari-sugar-house-tiramisu

mytilini-sahil-midilli-yunan-adalari-usengec-sef

mytilini-sahil-midilli-yunan-adalari

Boydan boya yürüdükten sonra, rezervasyon saatimiz yaklaştı ve pek tavsiye edilen “Paratairon” adlı Yunan Meze restoranına gittik. Bu arada unutmadan söyleyeyim, akşam saat 8 ya da 9 gibi gelmek istediğinizde, mekanın 10:00’dan önce boş olacağını ve ancak bu saatle birlikte hareketlenip, dolduğunu söylüyorlar. Bizim için normalde geç sayılabilecek bir saat olan akşam 10’da yemek yeme konusu, sanırım öğlenleri yaptıkları 3 saatlik “siesta” sebebiyle, onlar için çok olağan:)

Gerçekten de saat 22:00 gibi mekan bir anda dolmaya başladı. Burası sokak arasında “cozzy” ve biraz salaş bir mekan. Baktığı manzara da yıkık dökük bir binanın boş arazisi gibi bir şey. İnternette ve arkadaşlar arasında bize çok övülmüş olmasına rağmen, biz mezelerden memnun kalmadık. Ana yemek olarak da genellikle domuz haricinde hep tavuk çeşitleri olması nedeniyle bizi pek çekmedi. En nihayetinde ana yemek olarak körili tavuk isteyip de onun da plastik gibi olduğunu görünce, daha fazla zaman kaybetmedik. Aynı esnada bir Türk grubu daha yan masamıza oturdu ve onlar da tavsiye üzerine geldiklerini, ama menüden bir şey beğenemediklerini söyleyerek, hiç sipariş bile vermeden kalktılar hatta.

Yemekten sonra, sahil yolunda yürüyüş yaparken “Enjoy” isminde bir dondurmacı kesfettik. Dondurmalarını öyle sevdik ki, ikinci gece de Molyvos dönüşü, bizi tekrar getirtecek kadar kalbimizi çaldı:)

Sonrasında gençlerin doldurduğu ve internette de en popüler mekanlar arasında geçen Monkey Bar’da birer drink aldıktan sonra, artık yorgun olduğumuzdan, ertesi günki ada turumuz için dinlenmek üzere otele döndük.

heliotrope-hotel-midilli-yunan-adalari

Ertesi sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı oteldeki açık büfede yaptık. Baktığınızda bir Avrupa kahvaltısı olmasına rağmen, bize son derece yakın bir kahvaltı olduğu rahatça söylenebilir. Yumurtasından reçeline, kaymağından balına, peynirinden zeytinine her türlü alternatif vardı diyebilirim. “Feta Cheese” olarak dünya çapında üne kavuşan Beyaz Yunan Peyniri, bizim Ezine Peynirlerine kıyasla daha yağsız, tatsız ve biraz süngerimsi. Zeytinleri de sanki erken hasat edilmiş gibi, acımtırak. Ama diyorum ya, beklentileri düşük tutunca, en azından bildiğimiz usulde bir kahvaltı bulduğuna dua ediyor insan:)

Kahvaltı sonrasında hava çok sıcak olmasına rağmen, planladığımız gibi yola koyulup, arabayla deniz kıyısından, sahile paralel, dar Midilli yollarından kuzeye doğru çıkmaya başladık. Ada genelde çok bakir ve yollar gerçekten yer yer en fazla 1,5 araba anca sığacak kadar dar, fazla engebeli ve yılan gibi devamlı virajlı. Bazı yerlerde resmen uçurum kenarından gidiyorsunuz ve özellikle gece karanlığında, hiç bir ışık olmayan bu yolları, hele de acemi şöförlere pek tavsiye etmiyorum:)

Molyvos’dan yaklaşık 35 km yol katederek, bu dapdar virajlardan sonra, adada bizi en cok etkileyen yerlerden, ufak bir balıkçı kasabası olan “Skala Skamenia”ya vardık.

Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari-balikci

Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari-balikci

Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari-balikci-usengec-sef

Burası minnacık, şipşirin limanı, bizdekine benzeyen çay bahçeleri ve sakin Cafe’siyle bizi inanılmaz etkiledi. Eşim aradığı huzuru ve dinginliği, tam da o gün bastığı yeni yaşının hediyesiymiş gibi burada buldu :))

Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari-balikci-usengec-sef
Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari-balikci

Bahsettiğim Cafe’de adanın, adeta resmi içeceği olan soğuk kahve frappe’den ve kremalı apple pie’dan tattıktan sonra, biraz dolaşmak üzere kalktık.

Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari-apple-pie

Tam o esnada masaların ortasında, açıkta duran rengarenk bir papağan dikkatimi çekti, kendi içine kapanmış uyuklama ile uyanık kalma arasında gidip gelen bu tatlı şeyin yanına gelip de, ben de uyuyor gibi pozlar verirken, telefonuma gelen mesaj sesiyle kuşun kısık duran gözleri bir anlığına hayretle açıldı. Uykusunu kaçırdığım için özür üstüne özür diledim kendisinden. Görseniz halim tam bir komediydi:)

Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari-papagan-usengec-sef

Tam instagramlık diyebileceğim kareler bulmanın verdiği mutlulukla, sevgi kelebeği modunda elimde kameram dolanırken, denizin berraklığını çekiyordum ki, bir yengeçle göz göze geldim. Ben diyeyim pavurya, siz deyin canavar! :))

Çocukluğumdan beri yengeçlerden çok korkarım, hatta hatırlıyorum da bir ara, bi’ karış bile olmayan suda bile, kıyıya vurana kadar yüzerdim yere basmamak için:))

Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari-balikci-yengec
İşte bu çığlığı attıktan hemen sonra, henüz tüylerim hala diken dikenken çekilen, “hareket eden yengeç gören masum köylü” halim! :))

Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari

Az sonra çamaşır gibi ipe serilmiş ahtapotlarla da denk gelince, “ıyyykk” diye zıplayıp, girdiğim şekilleri çekecek bir kamera ise henüz icat edilmedi:)

Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari-balikci-ahtapot

Skala-Skamenia-midilli-yunan-adalari-balikci-usengec-sef

“Skala Skamenia”dan işte böyle şapşikliklerim sayesinde, komik ve keyifli anılarla ayrıldıktan sonra, bize adanın “Türkbükü” diye lanse edilen kısmı olan Molyvos’a dogru tekrar yola çıktık. Yarım saatlik yine dolambaçlı bir yol ile vardığımız Molyvos, bir kale etrafında kurulmuş bir liman kenti.

kale-castle-molyvos-midilli-yunan-adalari

Öncelikle gitmemiz tavsiye edilen, “Congas” adlı beach&bar’ı bulduk, ama burası çok yüksek volümlü latin müziği, fazlaca genç populasyondan oluşan piyasa ortamı, bir de üzerine, plaj kısmının bir şezlong bile sığmayacak kadar dar ve taşlı olması sebebiyle, bize pek hitap etmedi. O yüzden şunu söylemek isterim: Molyvos’ta plaj gerçekten aşırı dar, hem plajın kendisi, hem denizin içi çok taşlık ve bu özellikleriyle hiç de Türkbükü plajlarına benzemiyor. Kanmayın! 🙂

usengec-sef-congas-var-beach-molyvos-midilli-yunan-adalari

Hazır buraya kadar gelmişken, bize “konaklama için iyi” diye tavsiye edilen bir başka otel olan “Olive Press”in beach’ine de göz gezdirdik. Aslında burada da plaj aynı özelliklerde olmasına rağmen, en azından ortam daha gürültüsüz ve güneşlenmek için çimenlik bölümü ve havuzu bulunduğundan, giriş ücretini ödeyerek çimlerin üzerindeki şezlonglara geçtik.

olive-press-molyvos-midilli-yunan-adalari

Denize girmeye değer mi diye baktık ama o kadar çalkantılı ve taşlıydı ki, ne deniz, ne de pek temiz görünmeyen havuz hiç albenili gelmedi bize. Aşırı soğuk olan açık duş ve soğuk bir limonata ile ferahlamayı seçtik mecburen.

Genel olarak denizi ve hizmet kalitesini gördükten sonra, “iyi ki de burada kalmıyoruz diye düşündük” ve otel kararımızda çok isabetli olduğumuzu bir kez daha anladık. Bu arada Molyvos’ta Yunan şebekeleri bile doğru düzgün çekmiyor. Mekanın wifi şifresini almıştık ama, o bile çalışmayınca, o gün bizim için pek geçmek bilmedi:)

Akşamüstü Petra’ya doğru yola çıktık ve adanın popüler gece mekanı Oxy’e uğradık.

usengec-sef-oxy-bar-petra-midilli-yunan-adalari

Demir kafeslerin üzerine yerleştirilmiş, enteresan bir mimarisi var. Akşam Yunanlı ünlü bir pop yıldızı burada sahne alacağı için 4-5 bin kişinin geleceği söylendi. Manzara sanki açık denizde bir gemi güvertesindeymişsiniz gibiydi ama 5bin kişilik kalabalığı çekmeden, Oxy’nin keyfini biraz çıkarıp, çocuklara akşam için kolaylıklar dileyip oradan ayrıldık:)
usengec-sef-oxy-bar-petra-midilli-yunan-adalari

Buradan tekrar Molyvos’a dönüp, tepeye çıktık ve buradaki Panorama Kalesi’nde gün batımını seyrettik. Gerçekten manzara uğruna çıkmaya değen, etkileyici bir nokta burası. Oradaki Cafe’de birer çilekli buzlu içecek yudumlarken, bütün gün otel dışında olduğumuzdan dolayı, az da olsa, telefonumu şarj edebilmenin mutluluğunu yaşadım.

usengec-sef-sunset-molyvos-midilli-yunan-adalari

octapus-restaurant-molyvos-midilli-yunan-adalari

Akşam için dar bir yoldan geçerek, Molyvos’un limanına ulaştığımızda, ambiyans bize aynı Asos’u andırdı. Yanyana bir sürü balık restoranı, çoğunlukla Türkler tarafından doldurulmuştu. İnsan kendini Yunanistan’da değil de, Türkiye’de Yunanlı turistlerin de olduğu kalabalık bir Ege kasabasında gibi hissediyor burada.

O akşam eşimin doğum günü kutlaması olduğundan, buraya gelen Türkler’in “muhakkak gitmelisiniz” dedikleri bir başka mekan olan The Octapus’ta, tam da deniz kenarındaki en güzel masa için rezervasyon yaptırmıştım.

octapus-restaurant-molyvos-midilli-yunan-adalari-ouzo

Menüden önce başlangıçlar, ardından ara sıcaklar seçmek üzere bakınırken, yanımıza aynı bize benzeyen, bildiği Türkçe yemek isimlerini de oldukça aksansız telafuz eden bir garson gelip, bir de menünün arkasında yer alan Türkçe kısmını göstermesin mi? Valla bu Yunanlı bey, bizce Kumkapı’da çok rahat iş bulur:)

İçecek olarak “Barbayanni” denilen (Varvayanni diye okunuyor sanırım) ouzo markasının, yeşil renklisini denedik ve az alkollü olduğu için, içimi çok hafif ve lezzetli geldi.

octapus-restaurant-molyvos-midilli-yunan-barbayanni-ouzo

octapus-restaurant-molyvos-midilli-yunan-adalari

Kabul etmek lazım ki, bizimkilerin çok benzeri olan mezeler tat olarak zayıftı, ama deniz mahsulleri aynen söylendiği gibi inanılmaz lezzetliydi. Yunan salatası denilen çoban salataya benzer salatanın üzerine, tam da benim en sevdiğim lezzette bir kalıp Ezine peyniri olduğuna yemin edebileceğim süper bir peynir konulmuştu:) Bildiğimiz Feta Cheese’la alakası yoktu gerçekten:)

octapus-restaurant-molyvos-midilli-yunan-salatasi

Bizim favorilerimiz Kalamar tava, saganaki denilen tavada pişirilmiş Yunan peyniri ve dereotlu kabak çiçeği dolması oldu. Yan masamızda kalabalık grupdaki hanımlar arasında, burasının özellikle kılıç balığını metheden Türkler olmasına rağmen, porsiyonların bolluğundan ve bir de çok fazla meze sipariş verdiğimiz için, çok istiyor olmamıza rağmen, balığa yerimiz kalmadı.

Tatlı sorduğumuzda sadece “Baklava” var denildi ama Baklava diye verdikleri, elma-tarçın ve fındık dolgulu bu tatlı, lezzet olarak baklavadan başka herşeye benziyordu:))

octapus-restaurant-molyvos-midilli-yunan-baklava

Sonuç olarak bence ambiyans ve deniz mahsülleri hatırına Octapus’a kesinlikle gidilir:)

octapus-restaurant-molyvos-midilli-yunan-adalari

Karanlıkta virajlar içinde döne döne süren, arada karşıdan karşıya geçen tilkilerle karşılaştığımız, ağırlıklı dağlık alanda geçen, bir saatlik oldukça yorucu bir yolculuktan sonra nihayet otelimize vardık.

Özetle ilk kez ziyaret ettiğimiz Yunan adası olarak Midilli, “off, bayılırım! Harikadır” diye anlatıldığı kadar, bizde büyüleyici bir etki yaratmadığı için, beklentilerimizi çok da karşıladığını söyleyemem. Bir dahaki sefere daha popüler olan, güneydeki adalara da bir şans verebilirim. Bence ülkemizdeki koylar, oteller, plajlar, restoranlar, cafeler katbekat daha iyi. Pahalılık konusunda gelince, kalitenin de bir karşılığı oluyor tabi… Yeter ki bizimkiler de abartıya kaçmasın:)

Peki, sizin gidip en memnun kaldığınız yurtdışı gezisi neresi oldu? Hadi üşenmeyin ve bana yazın! Tatlı ve içten yorumlarla beni mutlu etmek isterseniz, hiç çekinmeden şuradan bloguma kolayca üye olabilir ve mesajınızı bırakabilirsiniz 🙂

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz