“Sanat için sanat mı? Yoksa halk için sanat mı?” Onu bunu bilmem ama, eğer sanatla iç içe bir tatil istiyorsanız, kesinlikle bu otel! 🙂 ️

Bodrum Torba’da, her yerinden sanat fışkıran, adeta “çağdaş sanat müzesi” gibi bir butik otelden bahseceğim bugün size. “Casa dell’Arte” isimli bu otelin kurucusu ve sahibi Ahu Büyükkuşoğlu Serter çok özel birisi. Onun ismini, kendi kurduğu “Arya Kadın Platformu” sayesinde, kadın girişimcilere verdiği desteklerle de duymuş olmanız yüksek ihtimal. Kendisi aynı zamanda otomotiv yan sanayine, ürün tedarik eden bir şirket olan ve Türkiye’nin sanayi listesinde ilk 500’de yer alan Farplas’ın da Yönetim Kurulu Başkanı. Bakar mısınız? Tam bir erkek egemen sektör olmasına rağmen, tepede böylesine güçlü, ve güçlü olduğu kadar hemcinslerini de unutmayan ve onların da başarılı olmaları için elinden geleni esirgemeyen, sanata, kadına ve kız çocuklarının okutulmasını destekleyen platformlara yatırım yapan bir kadın figürü… Ne hoş! 🙂

İşte böyle bir kadının elinden çıkmış buram buram sanat dolu bir otele check-in yapıyorum.

Otelin benim için en güzel özelliği, yanyana iki ayrı otel kompleksinden oluşması ve birinin çocuklu aileler için, özellikle çocuklarının eğlence ve sanatla dolu, kaliteli zaman geçirmesi için tam bir cennetken; diğerinin, bizim gibi çocuksuz ve sakin bir tatil arayışında olanlar için, huzurlu ve dingin, muhteşem bir ambiyans sunması. Konsept harika, herkes halinden memnun, oh mis 🙂

casa-dell-arte-hotel-usengec-sef

İşte benim tatil anlayışım… Koşturma ve bir yerlere yetişme kaygısı olmadan, hafif meltem esintili, konforlu bir köşede biraz şekerleme yapıp, biraz kitabımı okumak. Elimde gördüğünüz kitapta “Mutluluk Kulübü, mutlu olan insanlardan daha çok, mutluluğa cesaret ile niyet edenlerin kulübüdür” demiş, ne de güzel söylemiş Yazar Müge Çevik, değil mi ama? Canım dostum ve tatil arkadaşım Yaprak’ın bana hediyesi olan bu kitap, tatil boyunca elimden düşmedi desem yeridir:)

Bu tatilimizde bize eşlik eden, çok değerli bir kişi daha var ki, o da Farplas Şirketler Grubunun Kurumsal İletişim Müdürü Burcu Sönmez. Ben ve eşimi de sayarsak, biz dört kafadar, hep birlikte Casa Dell’ Arte’de müthiş bir tatile başlıyoruz.

Hadi size biraz oteli anlatayım, hatta öyle anlatayım ki yaşatayım adeta! Hazırsak giriyorum otelin kapısından…

Hu huuu Casa Dell Arte ben geldiiiim! 🙂

casa-dell-arte-hotel-usengec-sef

Kapı, antika bir Edirne kapısı… El işçiliğinin kalitesi ve güzelliği resimden bile belli oluyor herhalde:)

Otelin avlusunda devasa bir havuz ve kenarlarında palmiye ağaçlarının gölgesinde, çim zemine yerleştirilmiş şezlonglarda güneşlenme imkanı sunulmuş. Odamızın da bulunduğu esas binaya doğru ilerliyorum.

casa-dell-arte-hotel-havuz

Türkiye’nin ilk çağdaş sanat butik oteli olan Casa Dell’Arte, Bodrum’un en büyüleyici noktalarından, eski bir balıkçı köyü olan Torba Koyu’nda ve hemen deniz kenarına kurulmuş, çok şık bir tatil merkezi…

casa-dell-arte-hotel-sanat-eser-bodrum

Önceleri “Casa Dell’Arte Residence”a, her köşesinde sergilenen paha biçilmez eserler ve sakin bir tatil konsepti nedeniyle, 12 yaşından ufak misafirler kabul edilemiyormuş. Ancak mekanın sahipleri düşünüp taşınmışlar ve çocuklu ailelerin de gelip faydalanabilmesi için, 2008 yılında, buranın hemen yan tarafında 36 odalık Casa dell’Arte Luxury Family Resort’u da hayata geçirmişler. Bu sayede de çocuklar, işinin ehli eğitmenler tarafından eğlenceli resim, müzik, seramik gibi sanat uygulamalarıyla kaliteli ve yaratıcı zaman geçirirken, keyifli bir aile tatilinin en güzeli nasıl yaşanır, burada bunu kurgulamışlar. İlk önce tabi ki kendi konakladığım bölümü anlatacağım:)

Casa Dell’Arte Residence 

Otelin, bahçe, lobi, odalar, kumsal dahil her köşesinde Büyükkuşoğlu Ailesinin sanat koleksiyonuna ait, tamamı orjinal tablo, taş ve heykellerden oluşan eserler sergileniyor.

casa-dell-arte-hotel-sanat-eser-bodrum
casa-dell-arte-hotel-sanat-eser-bodrum

casa-dell-arte-hotel-sanat-antika-bodrum

Ortak alanlarda kullanılan mobilyalar Büyükkuşoğlu Ailesi’nin yıllar boyunca topladığı antika eserlerden oluşuyormuş. Binanın yapımında da eski Kayseri taşları kullanılmış. Sade ve çağdaş bir mimaride tasarlanan yapı, geçmişle geleceği sanatla buluşturuyor adeta. Şaka değil, yılda ortalama ikiyüz parça özgün ve çağdaş Türk eseri sergileniyormuş burada.

Toplamda on iki süit oda bulunan otelde, işte burası da bizim odamız. Oda isimleri burçlardan esinlenerek konulmuş. Beyaz deriden tasarlanmış, kalp formuna yakın yatak ilginç değil mi? Duyduğuma göre tüm mobilyalar Türk ve İtalyan mobilyacılar tarafından özel olarak üretilmiş.

casa dell arte hotel oda
Odalar, duvarlarını süsleyen otantik tabloların ön plana çıkması için en sade şekliyle ve krem renginde dekore edilmiş.

casa-dell-arte-hotel-sanat-suit-bodrum

casa-dell-arte-hotel-sanat-suit-bodrum

Odanın deniz manzaralı, hemen sahile bakan büyük bir balkonu var. Canınız biraz mahremiyet isterse, rahatça kendi balkonunuzda bile, güneşin ve deniz havasının tadını, şezlongunuzda uzanarak çıkarmanız mümkün.

casa-dell-arte-hotel-sanat-suit-bodrum

Manzara aynen şöyle… Fazla söze gerek yok sanırım:) Yeşil ve mavinin her tonu, en güzel ve bakımlı şekliyle göz banyonuz için emrinize amade:)

casa-dell-arte-hotel-deniz-manzara-bodrum

Özel açık yüzme havuzu, özel plajı ve özel iskelesi derken, Casa Dell’Arte’nin misafirlerine sunduğu ayrıcalıklar say say bitmiyor.

Ama en önemlilerinden biri hiç süphesiz, otelde gözünüzü sabah güne çağdaş Türk ressamlarından Fikret Mualla’nın başyapıtıyla açmak ya da bir Komet eserinin yanı başında kahvaltı etmek,ve ya efendime söyleyeyim, kahvenizi Botero eşliğinde keyifle yudumlamak gibi, normalde yalnızca bir çağdaş sanat müzesinde karşılaşabileceğiniz eserlerle bir arada olmak, inanılmaz bir deneyim. işte bu da otelin bu kısmında 12 yaş altı çocukların kabul edilememesinin sebeplerinden biri tabi.

Mesela bizim odamızın duvarlarındaki tablolardan biri 1970 yapımı orjinal “Nuri İyem” tablosuydu ki, ressamın küçücük yaşta kaybettiği, çok sevdiği ablasından esinlenerek hayat verdiği eserindeki mahur, çekingen, güzel ve utangaç yüzlü Anadolu kadınlarının gözlerine uzun süre bakakaldım.
casa-dell-arte-hotel-sanat-nuri-iyem-tablo

Bir diğer eser de eşimin Saint Joseph’den arkadaşının, yine Saint Joseph’li olan amcası, ünlü ressam merhum Adnan Varınca’nın nature mort tablosu çıkmasın mı? Aydın Doğan Ödülü sahibi, bu değerli Türk büyüğümüzün resmi, odamızın duvarlarını süslediği için, ekstra gururlanıp, kendisini rahmetle andık. Aynı zamanda da sanatın “ölümsüz” olduğunun en güzel örneklerinden birini şahsen yaşamış olduk. Ne güzel bir şey, dünyaya böyle zamansız eserler bırakabilmek:)

casa-dell-arte-hotel-sanat-adnan-varinca-tablo

Odamızı gördük, haydi biraz da otelin diğer bölümlerini keşfe çıkalım beraber.

casa-dell-arte-hotel-bahce-bodrum

Bahçede deniz manzaralı bir jakuzisi var, fokur fokur su masajıyla keyif yapmalık tam. Misafirlerin kendi odalarında, plajda ya da bahçede alabilecekleri SPA hizmetleri de bulunuyor.

casa-dell-arte-hotel-cocuksuz-otel-bodrum

Residence’ın hemen yanında bulunan, private (özel kullanımlı) Villa ise kendisini iyice özel hissetmek isteyen, mahremiyetine maksimum özen gösteren misafirler için düşünülmüş. Artık ben diyeyim Krallar, siz deyin ilgiden bunalmış, kafa dinlemek isteyen ünlüler… 🙂

casa-dell-arte-cocuksuz-otel-usengec-sef

Fonda otel olduğuna göre, şu anda iskelesinde olduğumu tahmin etmişsinizdir. Böyle güzel ve ahşap bir iskelede tahtına kurulunca, insan kendini kraliyet ailesinden gibi hissediyor zaten:)

casa-dell-arte-hotel-cocuksuz-otel-iskele

Hemen sahilde inanılmaz güzel bir palmiye ağacı dikkatimi çekiyor. Doğru sayabildiysem tam tamına 6 gövdeli…

casa-dell-arte-hotel-casa-frida-beach-club
 
Onu öyle güzel değerlendirmiş ve korumaya almışlar ki, etrafını çevreleyerek, otelin family resort kısmının restoranı olan Casa Frida’nın, yaz sıcaklarında ferahlık veren, soğuk içeceklerinin hazırlandığı keyifli bir beach club haline getirilmiş.

casa-dell-arte-hotel-beach-club-usengec-sef

Casa “ev” demek biliyorsunuzdur. Casa dell’ Arte, “Sanat Evi” anlamında ve içindeki restorana da “Casa Frida” ismi verilmiş. Nedenini tahmin etmek güç değil, çünkü bu isim, otelin genel temasıyla birebir uyum gösterecek şekilde, hem bir kadın, hem de bir sanatçı olan Meksikalı ünlü ressam Frida Kahlo’dan geliyor.

casa-dell-arte-hotel-casa-frida-beach-club

Çocuklu aileler dahil, otelin tüm misafirlerine güzel yemekler hazırlayan, rahat bir atmosfer yaratmak için, gündüzlerini plajda geçirenlere yönelik, genelde hafif yiyecekler ve geceleri ise gril temalı sağlıklı ve lezzetli yemekler servis ediliyor.

casa-dell-arte-hotel-hecha-dokum-tava

Hecha marka demir döküm tavaları duymuşsunuzdur tahminimce? İşte burada grill yemekler, bu döküm tavalarda hazırlanıp, yine aynı tavalar içinde masaya servis ediliyor. Çünkü döküm tavaların yemeklere, ekstra lezzet katan en önemli özelliği, kömür ateşine rakip olacak şekilde, ısıyı belli bir derecede ve eşit muhafaza etme avantajı sağlaması…

Kendinize ister çiftlik tavuğu, ister et, ister güzel bir somon balığı ziyafeti çekin, ama illa ki bu Hecha deneyimine bir şans verin derim. Özellikle somon ve et grill bizim favorilerimiz oldu:) Sadece gril yemek zorunda değilsiniz tabi… Köfteli, patlıcanlı ev yapımı erişte yemekleri, Kayseri mantıları, lahmacunlar, pideler, Casa Frida menüsünde birbiriyle yarışan diğer enfes lezzetlerden sadece bazıları…

casa-dell-arte-hotel-ninu-restaurant
Hadi biraz da merak edenler için, otelin yan tarafındaki diğer bölümünden, yani “Casa Dell’Arte Luxury Family Resort” isimli aile tatili yapmak isteyenlerin hizmetine sunulmuş çocuklu bölümünden de bahsedeyim.

Casa Dell’Arte Luxury Family Resort

Öncelikle sizi şöyle güzel bir kumsal bekliyor. Maldivlerden getirtilmiş incecik beyaz kumlar özellikle çocuklu annelerin favorisiymiş. Yemyeşil çimenlerin üzerindeki minderlere serilmek mi istersiniz, güneşe rağmen, püfür püfür esen ahşap iskelede şezlongunuzda güneşin tadını doyasıya çıkarmak mı, siz karar verin:)

casa-dell-arte-hotel-casa-frida-beach-club

Sanat, doğa, güneş, deniz, kumsal, deniz ürünleri, müzik ve eğlence… Hepsi burada bir arada:)

Çocuk dostu Casa Dell’Arte Luxury Family Resort, tüm sanat meraklıları ve aileler için, mimarisi sanatla harmanlanmış, konforlu ve huzurlu bir ortamda, her şeyi dolu dolu yaşayabileceğiniz lüks bir otel. Unutmadan söyleyeyim, bu bölüm aynı zamanda hayvan dostu.

Büyük masmavi havuzların etrafındaki mini mağazalar, her biri el işçiliğiyle tek tek hazırlanmış ve sahipleri kadın girişimcilerden oluşan, özel tasarım ürünlerin satışa sunulduğu işletmeler… Otelin sahibesi Ahu Hanım, her biri kendi alanında çok başarılı olan bu kadınlara, bir adım daha ileri gidebilmeleri için bu şekilde imkan sağlayarak, motive ediyormuş.

casa-dell-arte-hotel-havuz-bodrum

Bu otelde de Casa Dell’Arte Sanat Yönetimi bünyesinde yer alan sanatçılara ait modern sanat eserleri, tüm odalarda ve ortak alanlarda sergileniyor. Diğer bölümünden farklı olarak, bu kısımda gördüğünüz sanat eserlerini arzu ederseniz, satın da alabiliyorsunuz.

casa-dell-arte-hotel-sanat-cocuk-klubu

Casa Dell’Arte Luxury Family Resort 37 suit odadan oluşuyor. Odanızdan çıkıp, bir iki adım atarak, begonviller arasında geçip, palmiye ağaçları altında Torba koyunun muhteşem manzarasının tadını çıkarmak mümkün.

casa-dell-arte-hotel-casa-frida-beach-club

Hem çocuklar hem yetişkinler için hazırlanan sanat atölyeleri, pilates, yoga, masaj gibi hizmetler, tam da kafanızı dinlemek ve kendinizi formatlamak için düşünülmüş detaylar.

Çocuk Kulübünün yaratıcı aktiviteleri ise anne-babalar için tam bir ödül gibi. “Neden? derseniz, hem çocukları tatildeyken işin uzmanları tarafından en eğlenceli şekilde eğitiliyor, hem de ebeveynler, bu esnada gönül rahatlığı ile kendilerine zaman ayırarak, dinlenme ve nefes alma imkanı buluyor.

Sanat etkinlikleri tamamen çocuğa odaklı. Resim de çizebiliyor, terlik de tasarlayabiliyor, kolye de… Hatta seramik tabak da yapabiliyor ve fırınlandıktan sonra, kendi eserini ortaya çıkarmanın mutluluğunu bizzat yaşıyor.

Burada amaç çocuk klubünü yöneten Bardabas Kids Club sayesinde, 2-12 yaş arası çocuklara, pilsiz ve yavaş oyuncaklar yaptırmak. Işık çıkarmayan, bilgisayarı olmayan, pil veya elektrik gerektirmeyen oyuncaklara, “yavaş oyuncaklar” deniliyor. Amaç biraz onları iphoneların, ipadlerin hüküm sürdüğü, aşırı elektronik dünyalarından çıkarıp, zihinsel gelişimlerine katkı sağlayıp, yaratıcı yönlerini açığa çıkarmak ve kil, kum gibi doğal malzemelerle haşır neşir yapmak.

İçeride bulunan “Muzipo” isimli çocuk jimnastik klubü, küçük misafirlere eğitmenler eşliğinde hareket ve denge dersleri veriyor. Ayrıca otelin bünyesinde, “krallara layık” diye konumlandırdıkları bir müzik okulu olan “Royal Academy of Music” de var ve isteyen çocuklara piyano, keman ve gitar derslerinin yanı sıra, vurmalı çalgı gibi enstrümanlarla müzik dersleri veriliyor. İnanabiliyor musunuz? Hem de tatilde?:)

casa-dell-arte-hotel-bodrum-manzara-gece

Sağlıklı yemekler, eğlenceli sanatsal faaliyetler, müzik okulu, bir de üzerine spor derken, bu çocuklar deniz, güneş ve bol oksijenle, akşam başını yastığa koymadan mışıl mışıl uyur herhalde. Anne babalar da, fırsat bu fırsat, hemen en çok hasret olduğu şeye, başbaşa mehtabın, yakamozların ve kumsalın romantizmini yaşamaya koşarlar sahile, değil mi ama:)

casa-dell-arte-hotel-bodrum-manzara-gece

Klasik araba meraklılarına müjde! Tatilinizin bir gününde, kendinize Bodrum’un doğal ve tarihi güzelliklerini karadan keşfetmek üzere bir program organize etmek ve bunu da en klasik şekilde yapmak isterseniz, Casa Dell’Arte’nin klasik arabaları unutulmaz bir deneyim olabilir. Koleksiyonda hangi araç ve modeller varmış sizin için öğrendim: 1967 Ford Mustang convertible, 1973 Corvette Stingray ve 1961 Mercedes-Benz 180.

casa-dell-arte-hotel-klasik-araba-mercedes

Yok efendim biz masmavi denizlere yelken açmak, bu sayede rotamızı ve durak noktalarını kendi belirlediğimiz, gönlümüzce bir tatil yapmak isteriz derseniz, lüks ve konforda sınır yok.

Casa dell’ Arte Tekneleri

Casa Dell’Arte’nin tatilini otel yerine teknede geçirmek isteyenlerin kiralayabildiği bir motor yatına ilaveten, biri 28 m. diğeri 35 m. olmak üzere iki adet de klasik yelkenli teknesi bulunuyor. Merak ettiniz mi nasıl bir şeydir teknede tatil? Hmm o zaman hani çok istemesek de sizin için bunu da deneyimlemek boynumuzun borcu. Öhem… Yan cebime:)

İşte o gün yine çocuklar gibi şeniz. Araçla Bodrum Marina’ya geldik ve zodyakla tekneye doğru gitmek üzere yola çıktık bile. Öylesine kafa, öylesine eğlenceli bir grubuz ki, espriler havalarda uçuşuyor. Yanımızda dünya tatlıları Burcu ve Yaprak, kendimizi Survivor’dan “Ünlüler ve Gönüllüler” sanki zodyak’la adalarına bırakılıyormuş gibi hayal edip, devamlı kikirdiyoruz. Dalgaları yara yara giderken, bir yandan da arada da “Bence Turabi gitsin” filan diye bayağı bir havasına girmişiz olayın, bu kadar olmaz yani:)

casa-dell-arte-tekne-survivor-unluler-gonulluler

İşte Bodrum Kalesi manzarasını karşısına almış halde Casa Dell’Arte’nin, 35 meterlik gıcır gıcır teknesi bizi bekliyor. Hayır, biz gelmesek, o bize gelecekmiş belli!:)

casa-dell-arte-tekne-survivor-unluler-gonulluler

Televizyondaki macera dolu yarışmaları izliyorsanız, “Alabora” çekimlerinin yapıldığı tekne desem hemen tanırsınız kendisini herhalde:)

casa-dell-arte-yat-usengec-sef-bodrum

İşte Casa Dell Arte Hotel’in 35 metrelik yatında, dostlarla keyifli bir Bodrum turundayız. Hatta çocukken fazla “Aşk Gemisi” izlemekten olsa gerek, 40 yıllık açık deniz kaptanıymışcasına dümene geçip, bayağı-bayağı kullanıyormuş gibi bir hava yaratmışım 🙂


casa-dell-arte-tekne-usengec-sef-kaptanGemi deyince aklımıza ilk gelen poz, tabi ki de meşhur film Titanik’in burun kısmında, sevgililerin verdiği o meşhur sahnedir ya hani? Dolayısıyla Yaprakçımla çocuklar gibi şımarırken, biz bu pozu tamamen yanlış anlamış olabiliriz:)

casa-dell-arte-tekne-titanik-deniz-gunesEnerjimiz tavan yapmış madem, hadi teknenin içini de gezelim.

Ünlü sanatçıların eserlerinin sergilendiği Casa Dell’Arte tekneleri, Akdeniz ve Ege’nin eşsiz kıyılarında seyreden yüzen birer sanat sergisi gibi…

casa-dell-arte-tekne-yat-gulet-sailingDeluxe Gület diye geçen bu 35 metrelik lüks teknenin içinde 3 master kabin, 2 tane de çift kişilik kamara olmak üzere, toplam 10 kişinin konaklaması mümkün.

casa-dell-arte-tekne-yat-sailing-usengec-sefTeknede olduğuma kim inanır, banyosu bile böyle şık ve konforlu:)


casa-dell-arte-tekne-yat-gulet-sailingİtiraf ediyorum tekne gezisi konseptine uyumlu olarak beyaz ve mavi giyinmiş olabilirim ama o gün ilk defa giydiğim uzun ve kar beyazı eteğimin, rüzgarla dans ederek bana böyle artistik instagram kareleri çıkaracağını hiç hayal bile etmemiştim:) Tabi burada sahip olduğu doğal yeteneği ve sanatçı bakış açısıyla bu fotoğraflara hayat veren biricik eşime de çok teşekkür etmeliyim. Oooo… bu kadar iltifattan sonra daha uzuuuun yıllar güzel resimlerimi çeker artık herhalde:)

casa-dell-arte-yat-usengec-sef-deniz-tatil

Gönlümüzce güldük eğlendik, azcık dinlendik, azcık şımardık ve bol bol gezdiğimize göre, hadi artık otelimize dönelim.

casa-dell-arte-hotel-cocuksuz-otel-bodrum
 
Hava ufaktan kararmaya başlamış. Karınlarımız da acıkmış ve heyecanlıyız. “Neden?” derseniz, ününü daha önce İstanbul’da Asitane ve ZeldaZonk gibi ünlü restoranlardan da duyduğum genç ve yetenekli Şef Bengi Kayhan, Casa dell’ Arte’nin içindeki 2 restoranın da mutfağının başındaymış.

Grill ağırlıklı Casa Frida’daki lezzetleri size daha önce anlatmıştım. İşte onlar da Bengi’nin mutfağından çıkmıştı. Sürprizi şimdiye sakladım:)

Bizim kaldığımız yani “The Residence” tarafında bulunan restoranın ismi: “Ninu”

casa-dell-arte-hotel-ninu-restaurant-bengi-sef

Casa dell’ Arte Ninu Restaurant

“Ninu” Sümerce’de “biz kadınlar” ya da “biz hanımefendiler” anlamına geliyormuş. Eminim ki çoğunuz hemen, aklınızda bağlantıyı canlandırdınız. Kadın bir şef ve “biz kadınlar” isminde bir restoran… Mekanın Sahibi Ahu Serter, Casa dell’ Arte’nin her köşesinde, girişimci kadınları desteklemeye devam ettiğini her an, her şekilde ispatlayarak bizi şaşırtmaya devam ediyor işte:) Mutfak gibi yine “erkek egemenliği” olan bir alanda Bengi Şef’e fırsat verip, önünü açması takdire şayan:)

“Ninu”dan bahsediyorduk… Peki neden Sümerce? Çünkü Şef Bengi Kayhan, Ninu Restaurant’ın Sümerler’den günümüze kadar, bu coğrafyada pişirilen yemeklerin sentezlendiği bir yer, bir nevi “laboratuar” olmasını amaçlamış.

Bunun için de, Türk mutfağından seçkin örnekler sunarken, geçmişten gelen lezzetleri, günümüz pişirme teknikleri ile buluşturan, farklı tatları yeniden kombinleyerek, yeni tatlar elde eden, bazında “Türk”, ama sunumunda dünya standartlarında olan bir restoran konsepti çıkarmış ortaya.

casa-dell-arte-hotel-ninu-restaurant-bengi-sef

Masamıza önden gelen bu ekmek bile Sümerlerden kalma çok eski bir tarifle yapılan mayayla hazırlanmış. Yanında da güneşte kurutulmuş akya balığı pastırması… Hadi bakalım bizi ne sürprizler bekliyor bu akşam:)

casa-dell-arte-hotel-ninu-restaurant-bengi-sef

İşte ilk tabağımız geldi bile. Önce bir müddet bakakalıyor insan, bunlar nedir acaba diye, keşfetmeye çalışıyor. Bengi de bu durumdan büyük keyif alıyor. Bilindik lezzetlerin dışına çıkmak onun için büyük bir tutku belli ki.

Humus, kınalı bamya turşusu, patlıcan steak, tuzda pişmiş yumurta sarısı rendesi, maydanoz ve toz paprika…

casa-dell-arte-hotel-ninu-restaurant-bengi-sef

…ve ardından da sıkıştırılarak tavada mühürlenmiş karpuz, yanında Malatya peyniri, Gemlik zeytini ve Datça baharatlı krutonla ziyafetimiz sürüyor.

Sezona göre değişen, yerel ürünler kullanmaya özen gösterilen restoranın menüsü, bu sayede her ay değişiyormuş.

Bengi özellikle de lokal pazarlarda, o gün bulduğu malzemelerle hazırladığı, “şefin spesiyalleri” konusunda yaratıcılığın sınırlarını zorlarken, kendi mutfağını ve yemek pişirme tarzını da “Progresif Türk Mutfağı” olarak tanımlıyor.

casa-dell-arte-ninu-restaurant-bengi-sef-karides

Jumbo karides, tarama, avokado, çıtır baklava yufkası ve susamlı limon dilimi… Üzerine kaya levreği ve deniz börülcesiyle hazırladığı bir tabak daha derken, Ninu’nun Executive Chef’i Bengi, damakları şaşırtan lezzetler sunmaya devam ediyor.

Üzerine, isteyene Cheesecake ve karamelli dondurma servis edilirken, isteyene benim de tercihim olan bu deniz tuzlu çikolata toprağı, karamel dondurma ve truffle’ın harika uyumuyla ortaya çıkan tatlılar geldi.

casa-dell-arte-ninu-restaurant-bengi-sef-cheesecake
casa-dell-arte-ninu-restaurant-bengi-sef-cikolata

Yakın çekim olduğu için çok fazla şey yenildi sanmayın, adı üzerinde bunlar tadım menüsü. Dolayısıyla insanı şişirip, rahatsız etmeyen sağlıklı ve iyi yemekler…

Yemekten sonra, otelin içinde o ilk gördüğüm andan beri aklımda olan piyanonun başına geçip, bir iki tuşa bastım. Eh buna mecburum, hayranlarım bekler tabi:)

casa-dell-arte-hotel-usengec-sef-piyano

Etrafta çok sayıda sanat eseri olunca, bazen insan, bakıp da görmeyebiliyor. İşte onlardan biri…

casa-dell-arte-hotel-sanat-nuri-bilge-ceylanBu eserin kime ait olduğunu fark edince, “Altın Palmiye ödüllü” Türk yönetmen ve senarist Nuri Bilge Ceylan’ın, bir özelliğine daha yakından şahitlik ettim.

Film için mekan arayışını bahane ederek, memleketin dört bir yanında çektiği enstantaneleri, doğanın, insanın ve tarihin izleriyle, farklı kompozisyonlarla karelerine yansıtan Ceylan’ın fotoğrafçı kişiliği, bu otelin duvarında dev bir imaj olarak hayat bulmuş.

Sabah olup da, yine açık bir gökyüzü ve güneşli bir güne uyanmanın verdiği mutlulukla, aşağı indiğimizde, bizi böyle güzel bir ortam karşılıyor.

casa-dell-arte-hotel-bahce-sahil-kumsal-beach

Casa Frida Restaurant’da Açık Büfe Kahvaltı

Aile oteli bölümündeki restoranda sergilenen açık büfe kahvaltıda çeşitler taze ve lezzetli.

casa dell arte acik bufe kahvalti

casa-dell-arte-bodrum-kahvalti-usengec-sef

Pofuduk börekler, omletler, üzerinde kaşar peyniri eritilmiş sucuklar, yeşillikler, meyveler, ballar-kaymaklar derken, kallavi bir kahvaltı ediyor insan:)

casa-dell-arte-hotel-acik-bufe-kahvalti

Bir Üşengeç Şef tatil kahvaltısı klasiği… Böyle tatlı bir tatile de, en sevdiğim şey olan “Çilek Reçeli”mle tatlı bir kapanış yapmak isterim tabi:))

casa-dell-arte-hotel-cilek-receli

Bir kış durmaksızın çalıştıysak, bütçemiz doğrulusunda, gönlümüzce güzel bir yaz tatilini fazlasıyla haketmişizdir, değil mi ama?

Bayramda uzaklara gidemeseniz bile, umarım aile, eş-dost, konu-komşu ziyaretlerinizi bitirdikten sonra, en azından hazır biraz boş ve sakinken, kendi şehrinizi turist tadında bir güzel yaşamışsınızdır:)

Tüm canım takipçilerimin, geçmiş bayramını da bu vesileyle tekrar kutlarım :)Aa bu arada eğer siz de tatlı ve içten yorumlarla beni mutlu etmek isterseniz, hiç çekinmeden şuradan bloguma kolayca üye olabilirsiniz:)



Booking.com

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz