Dünyada “Michelin Guide” tarafından tavsiye edilen ilk ve tek Türk restoranı olan Sofra London’ı benim gözümde, bundan çok daha önemli kılan bir özelliği daha var ki, o da kurucusu Hüseyin Özer’in tek başına, yoktan var ederek buralara geldiği, ders alınması gereken, çok ilginç hayat hikayesi…Türk kültürünü ve mutfağını tanıtmak üzere Hüseyin Bey tarafından, ilk olarak 1981 yılında Londra’da hayata geçirilen Sofra London, Mayfair ve Oxford Street’ten sonra, şimdi İstanbul’da da açılınca, kendisinden dinlemek için sabırsızlandığım bu yükseliş öyküsünü ve Sofra London’ın iddialı lezzetlerini tatmak üzere Karaköy’deki mekanını geçenlerde ziyaret ettim.

Bu arada İngiltere’de binlerce markadan indirim kodları ve fırsatlarla seyahatinizde tasarruf etmek isterseniz budgetfitter.com discount code websitesini ziyaret edebilirsiniz.

huseyin-ozer-usengec-sef-sofra-london

Hüseyin Bey’in memleketi olan Tokat’ın Reşadiye ilçesinde başlayıp, önce Ankara, sonra İstanbul ve ardından Londra’ya uzanan macera dolu bir hayatı olmuş. Kendi çok küçük yaştayken, anne ve babası ayrılmış. Annesi babasından öç alması için onu Ankara’ya göndermiş, kendisini vurmak için silah almak üzere geldiğini öğrenen babası onu evlatlıktan reddetmiş. Bir anda yapayalnız, sokaklarda kalakalmış. İlkokulu bile okuyamamış. Biraz da olsa para kazanıp, tek başına hayatta kalabilmek için çobanlık da yapmış, yeri gelmiş çakmaklara gaz da doldurmuş. Tabanca parasını sermaye yaparak İstanbul’a gelmiş ve İngilizce öğrenmeye çalışmış. Askerlikten sonra da elindeki tüm parayı otobüs biletine harcayarak Londra’ya gitmiş.

Orada bir dönerci dükkanında bulaşıkçı olarak çalışmaya başlamış. Aynı zamanda da bir İngilizce kursuna kaydolmuş. Tırnaklarıyla kazıyarak, yıllar yıllar süren sefaletin ardından, gün gelmiş ve o dönerciyi satın almış. Sonra sağlıklı ve ekonomik yemekler zinciri “Café”nin serüveni başlamış hayatında ama bir süre sonra satmak zorunda kalmış.İçindeki bitmek bilmeyen okuma, öğrenme ve bir şeyler başarma isteği sayesinde devamlı kendini geliştirmiş. Diyetisyenlik eğitimi almış.

huseyin-ozer-usengec-sef-sofra-london
Nihayetinde İngiltere’de açtığı “Sofra London”, Michelin Rehberi’nin önerdiği ilk ve tek Türk restoranı olarak, kraliyet ailesi üyelerinden, politikacılara, sporculardan, sanatçılara pek çok ünlü ismi ağarlarken, Türkiye’den gelenlere, özellikle de durumu olmayan öğrencilere, kendi çektiği yokluk ve sıkıntıları çekmesinler diye, cömertce destekler vermiş her zaman. İşte böyle koca yürekli bir insan…

Kazandıklarıyla bir vakıf kurmuş ve yeme-içme sektörüne kaliteli eleman yetiştirmeye adamış kendisini. En çok istediği şeylerden biri öğrenci okutmak, diğeri de yanında çalışanları en iyi şekilde yetiştirerek, Türk kültürünü ve mutfağını tüm dünyaya en doğru şekilde tanıtmak üzere onları yurt dışına göndermek.

İşte Sofra restoranları ve Hüseyin Özer efsanesinin böyle ilham verici bir hikayesi var ardında…

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london

Kemankeş Caddesi üzerindeki sade bir kapıdan girilerek içeri doğru gidildikçe başka bir caddeye açılan bu ince uzun mekan, mutfağıyla birlikte toplam 1200 metrekarelik bir alana yayılmış.

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london

İhtişamlı avizeler ve pastel tonlar içeren İngiliz tarzı dekorasyona o kadar özenilmiş ki, ne istediğini tam olarak aktarabilmek için, mekana bu son şeklini verene kadar, mimarını 3 defa İngiltere’ye götüren Hüseyin Bey “özümüze sadık Türk yemekleri sunarken, kılık kıyafetimizi İngiltere’den getirmişiz gibi düşünebilirsiniz” diyor. Buckhingham Sarayı’nda Kraliçe Elizabeth’in davetlerine katılmayı çok olağan karşılayan bir insan o.

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london

“Restorancılık bir sanattır” diyor ve kendini bu sanatı öğrenmeye ve icra etmeye adamış. “Deniz kenarında değil, yürek kenarında bir yer” diye tanımlıyor Sofra London’ı…Deniz demişken… En son Colonie’den tanıdığımız başarılı işletmecilerden Deniz Zengin’e emanet etmiş restoranını. “Yakışıklı oğlum” diye hitap ediyor ona. Bana da devamlı “güzel kız” diyor. Ağzından bal damlıyor valla bu kendinden emin, ilginç adamın:)

huseyin-ozer-usengec-sef-sofra-london

Sofra London’ın modern Türk mutfağından özel tatların buluştuğu menüsüne gelecek olursak, içeriğinde zengin meze çeşitleri, balık ve deniz mahsulleri içeren ana yemek alternatifleri ile birbirinden leziz Türk tatlıları yer alıyor.

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london-meze

Mezeleri tadabilmem için, her birinin azar azar lezzetlerine bakabileceğim özel bir tabak hazırlandı. İçinde Humus, Tabule, Yaprak sarma, İçli köfte, fındıklı Kısır, çam fıstıklı Muhammara, Falafel ve Ispanaklı Börek bulunan bu tabakta, bir de organik ballı olduğu belirtilen İmam Bayıldı yer alıyordu. Genel olarak hepsinin lezzeti yerinde ve tam olması gerektiği gibi, kaliteli malzemelerle ve özenle hazırlandığını ispatlar şekildeydi.

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london-et

Ardından servis edilen “Trio Izgara” isimli, Kuzu Külbastı, Piliç Külbastı ve Dana Köfteden oluşan tabak, yanında gelen Hitit Pilavı ve buğdayla hazırlanan sağlıklı bir Keşkekle sunuldu. (Porsiyonu 35 TL) Etler, suyunu muhafaza eder halde pişirilmiş, baharatları yerinde ve yumuşacıktı. Çok keşkek sevmememe rağmen, lezzetini pek çok yerde yediğimden çok daha iyi buldum diyebilirim. Yine de Hitit Pilavı bana daha çok hitap etti tabi 🙂

huseyin-ozer-sofra-london-black-cod

Türk mutfağı ağırlıklı menüye, Hüseyin Bey’in en sevdiği yemek olması ayrıcalığıyla, Japon mutfağından misafir edilerek eklenen Black Cod Balığı ise inanılmaz güzel pişirilmişti. (Porsiyonu 90 TL) Derin ve soğuk sularda yetişen bu çok değerli balık, hem biraz isli, hem hafif tatlı lezzetiyle hiç bitmesin istediğim bir tat oldu diyebilirim rahatça:)

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london-baklava

Cevizli, bademli ve fıstıklı olarak üç çeşitten oluşan, ev yapımı karışık baklava tabağında benim favorim bir fıstık delisi olarak yine fıstıklı ve yine fıstıklı oldu:)
Light kaymaklı Kadayıf, yanında gelen şerbetiyle, şeker miktarını kendi ayarlamanıza olanak veriyordu.

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london-kadayif
Gülsuyu içeren bol fıstıklı su muhallebisi, Sofra London’ın en sevilen hafif tatlılarından bir diğeriymiş.

huseyin-ozer-sofra-london-su-muhallebisi
Ben pek gülsuyu sevmediğim için, tercihimi kaymaklı Kayısı Tatlısı’ndan yana kullandım ve tadını oldukça beğendim.

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london-kayisi

“%100 lezzet ve doğru fiyat” sloganıyla, “namuslu yemek” sunduklarını belirten Hüseyin Bey’in de dediği gibi, yemeklerin fiyatları, bu tarz mekanlarla kıyasladığınızda gerçekten makul.

Zaten Hüseyin Bey, “en akıllı müşteri, benim yemeğimi yiyen müşteridir” diyor. Nedenini sorduğumda da çünkü benim müşterim, gösteriş için veya sırf birilerine görünmek için değil; sağlık için, lezzet için gelen, bilgili, eğitimli, medeni insanlardır ve burada yemek yerken aslında %50 kar ettiklerini bilirler” diye cevap veriyor.

Hüseyin Bey’le sohbet ederken, İngiltere’deki eski büyükelçilerimizden Nurver Nureş Bey güzel bir sürpriz yaptı ve bu değerli beyefendinin de katılmasıyla muhabbetimiz bir kat daha keyiflendi. Hüseyin Bey’in İngiltere’den dostları geldiğinde, kendi evinde güzel bir davet vererek, onları ağarlamak ve Türk misafirperverliğini sergilemek istediğini belirten  büyükelçimiz, bu çok özel davete benim de eşimle iştirak etmemizi rica etti. “Memnuniyetle” dedim:)

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london-usengec-sef
Hüseyin Bey’in gerçek manada büyük emekler vererek bu aşamaya getirdiği Sofra London’dan güzel anılarla ayrılırken, İstanbul’a ve Karaköy’e önemli bir değer kattığını düşündüğüm bu restoranın, yolunun açık olmasını ve adının hep en yukarılarda yazılmasını diliyorum.

huseyin-ozer-karakoy-sofra-london-usengec-sef

Önceki İçerikKalamış’ın Eşsiz Manzarasına Karşı Sirtaki Keyfi: Ouzo Restaurant
Sonraki İçerikDeniz’den Mutfak Hikayeleri TV Programı’nda Sosyal Medya ve Yemek Konuştuk :)

1 Yorum

rahat yazar için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz