Hatırlıyorum da çocukken bile yemek yapılırken mutfakta olmaktan hiç hoşlanmamama sebep olan en önemli faktörlerden biri: Soğan, biri ocağın ateşi ve diğeri de tüm eve yayılan yemek kokusuydu… Hele de annemi hüngür şakırt ağlattığı anlarda, Soğandan iyice nefret eder, neden illa ki kullanılması gerektiğini de bir türlü anlayamazdım.

Gel gelelim bu benim için güzel bir bahane oldu ve ortaokul ve lise döneminde, iyi niyetle yemek yapmayı öğretmek isteyen anneciğimin “bak çok kolay aslında, mantık hep aynı, gel ben yapayım, sen sadece izle” demelerine rağmen, “yok yooook üstüme başıma kokusu sinmesin, hem benim gözlerimin soğana alerjisi var” diye uzun süre kaçtım.

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

Yıllar içinde teknoloji gelişti ve babam eve birgün bir Mutfak Robotuyla geliverdi ki aman Allahım… Bir Robot! Tüm dilimleme, doğrama işlerinin çözümü olarak bir güneş gibi doğdu mutfağımıza. Üzerinde bi dünya düğme ve değişik değişik aparatlarıyla göz kamaştırıyordu:)

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

Kullanım kitapçığına birkaç dakika bakıp hemen sıkıldığımı ve “tamam canım işte şuradan hangi meyve-sebzeyi istiyorsan atıyorsun, buradan da doğranmış olarak çıkıyor” dediğimi ve annemin soyup, elma gibi 4 dilime ayırdığı soğanları, üstten içine attığını ve benim ayda yürüyen ilk insan heyecanıyla, o düğmeye basıp, bir yandan da “oh adamlar yapmış işte anne, artık soğan doğrarken ağlamaya zırlamaya son!” dediğimi hatırlıyorum…

Üstünden kendi özel aparatıyla bastırarak, o soğanlar doğranma haznesine doğru yolculuğa çıktığında yüzümde var olan gülümseme, bir anda yok oldu. Nedenini henüz anlayamadığım bir sebepten ikimizin de gözlerinden akan yaşlardan ne olup bittiğini göremiyorduk ki… O da ne? Soğanları doğraması için güvenip, bağrımıza bastığımız edepsiz Robot, hiç ummadığımız şekilde onların suyunu sıkmış ve mutfağı inanılmaz bir şekilde “ağlama odası”na çevirmişti. Cam, pencere açmak ne çare? Bir kap dolusu “Soğan Suyu” bu! Bööğğkk!

Belli ki o üşengeçlikle kullanım klavuzunu doğru dürüst okumadığımdan, yanlış bir bölümünü kullanmıştık robotun, ama yine de sonuç böyle olmamalıydı. Hem de bana! 🙂 Ceza olarak bir daha da elimizi sürmek içimizden gelmedi… Uzun süre mutfak tezgahı üzerinde koca bir yer tuttu o Robot hiç kullanılmadan… Bir iki havuç, elma suyu filan yaptı annem arada, yine kıyamadı tabi ana yüreği… Sonra verdik isteyen birine, gitti:)
Şimdi bile eğer yemeğin lezzetini veren en önemli unsurlardan biri olmasa, hiç nazını çekesim yok şu Soğan’ın:) Yemeyle değil derdim, daha çok doğramasıyla hala.. Hele makyaj filan varsa o an gözümde, Panda’ya döndüğüm oldu sel olup akan gözyaşlarımla. Boşuna değil yani hasetim:)))

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

Gözlerin yaşarmaması için deniz gözlüğü kullanmayı tavsiye eden gördüm yahu, çok tatlı fikir değil mi? Konu komşu görse karşı camdan, rezil olabilir insan, mutfakta deniz gözlükleriyle… Tatil yapamadı heralde bu yaz da hevesini böyle alıyor garibim derler belki de 🙂

Keserken, sakız çiğnemek, mümkün olduğu kadar burun yerine ağızdan nefes almak, mutfakta yanan mum bulundurmak, soğuk suyun altında kesmek gibi pek çok değişik öneri var ama ben hiç birini almiym:)

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

Topraktan absorbe ettiği, içeriğindeki sülfür nedeniyle Soğan, aslında kendini koruma mekanizması olarak, kesildiği zaman yaydığı Sülfirik Asitle gözlerimizi ve burnumuzu bu kadar etkiliyormuş. Yeni öğrendim sebebini, tuhaf diil mi?

Allahtan ben çareyi dondurulmuş olarak satılan doğranmış Soğanlarda buldum. Şu anda sadece Superfresh’inkini kullanıyorum. Feast’inkini de bir kere denedim ama içinden olmaması gereken kabuk, kök uçları vs kısımlar çıkınca, şansını kaybetti.

Şimdi tek yaptığım, derin dondurucudan çıkarıp, istediğim miktarını tencereme dökmek.. Saniyeler içinde bitti gitti işte ne uğraşıcam:))

Arada sırada salata filan yaparken de Soğan lazım oluyor. O zaman donmuşunu kullanamıyorum doğal olarak ve mecburen paşa paşa doğruyorum elcağızımla tabi… Ama en azından hergün hergün çekmiyorum bu zahmeti:)

Yakın çevremden de gördüğüm kadarıyla soğan doğramakta zorlanan, yemeklik soğanı nasıl küp küp- tavla zarı gibi keseceğini öğrenmek isteyen çok kişi var. E hadi o zaman bildiğim kadarını sizlerle de paylaşayım:)

YEMEKLİK SOĞAN DOĞRAMA TARİFİ

Öncelikle keskin bir bıçak gerekiyor. Aman elinize parmağınıza dikkat edin dememe gerek yok herhalde:) Bu işin ustaları diyor ki: “Eğer bıçak keskin değilse, bu durum, soğanla boğuşurken, daha çok göz yaşı demek oluyormuş”, demedi demeyin…

Soğanı kesme tahtası üzerine alıp, en uçlarındaki kök kısımlarını kesiyoruz. Çok kalın değil, resimdeki gibi işte…

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

İki tarafını da kesince, artık o meşhuuur “soğan kabuğu” rengindeki kabuk kısımlarını atıyoruz 🙂

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

Akan suyun altına tutup yıkadıktan sonra kesme tahtası üzerine alıyoruz ve tam ortasından ikiye kesiyoruz önce…

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

İşte yarı yarıya kestiğimiz tatlı beyaz soğanlar… Bunlar daha az ağlatıyor sanırım…

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

Şimdi, düz kestiğimiz yüzü, kesme tahtasının üzerine değecek şekilde yerleştirip, bıçak yardımıyla resimdeki gibi yani yaklaşık yarım santim kalınlığında soğanı dilimliyoruz.

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

Sonra kestiğimiz dilimlere 90 derece açıyla bu sefer diğer taraftan dilimlediğimiz zaman, resimdeki gibi küp küp soğanlarımız oluyor.

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

Hala aralarında büyük görünmekte ısrar edenler varsa, elinizle müdahale ettiğinizde, hemen birbirlerinden ayrıldıklarını göreceksiniz zaten:)

yemeklik-sogan-nasil-dogranir

9 YORUM

  1. Blogunu cok sevdim, tam benlik tarifler var 🙂 Konu sogan olunca biraz geç de olsa ogrendigim bilgiyi soylemek istedim. Lens kullananlar sogan dogramaktan muzdarip olmuyorlarmis! 10 senedir lens kullanan biri olarak hic farketmemistim, evde hep gozluk kullandigim icin aglaya aglaya dogruyordum. Artik lenslerimi cikarmadan yemek yapiyorum, lens kullananlarin aklinda olsun 🙂

  2. Blogumu sevmenize ne kadar sevindim anlatamam:) İade-i ziyaret olarak ben de sizin blogunuza baktım ama bir an acaba bu blogu da ben mi yazdım diye düşündüm. O kadar doğal, samimi ve akıcı geldi ki kendim yazmışım gibi yakın buldum kendime. Mekan tercihleriniz ve izlenimleriniz de çok şeker:) Lens hakkındaki bilgi için de ayrıca teşekkürler. Bi yerlerde yılllaaar önce aldığım bir renkli lens olcaktı, du ben onu bi buliym. Heheheh şaka şaka:)))

  3. Soğan yemeğin lezzetini veriyor ama kokusu gerçekten dayanılmaz. İki lokma yemek yiycez diye bütün ev kokuyo. Ben böyle doğramayı bilmiyordum da elimde doğramaya çalışıyodum. Kaç kere kestim elimi kolumu soğan-domates uğruna. bu tarif çok kolaymış. Teşekkürler Üşengeç Şef:)

  4. Harika tarif, yazı yazan da kesinlikle harika biri ? Konuşmayı yazıya alışa bakansanıza! Ne kadar içten, ne kadar doğal. Okuyucuyla konuşuyor gibi…
    Ellerinize sağlık sayfanızı da, tarifiniz de çok güzel olmuş.. ??

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz