Evet evet biliyorum beni çok özlediniz. Son zamanlarda yokluğumu çok hissettiniz. Ama şunu bilin ki, ben de yazılarımı ve sizi öyle özledim ki…

Kısalı-uzunlu tatiller, iş seyahatleri ve diğer projeler derken, arada blogum için bol bol done biriktirmeme rağmen, maalesef kafamı toplayıp, istediğim şekilde, yani hakkıyla bir yazı yazacak ortama ulaşabilmek, biraz zamanımı aldı. Ama işte geldim, buradayım!

Bu arada neler neler oldu, nerelerde gezildi-dolaşıldı, neler yapıldı, neler yenildi-içildi, memnun kalındı mı, hayal kırıklıkları yaşandı mı, hepsini size her zamanki gibi en eğlenceli şekliyle yazacağım. Hiiiç merak etmeyin. O cepte!

“Hadi ama! Keyifli yazılarına çok alıştık, yenilerini bekliyoruz” diyen mesajlarınızı aldıkça, demek ki yokluğum hissediliyormuş, aman ne güzel diye de pek çok sevindim.

Dün çok komik bir şey oldu. Blogumun sıkı bir takipçisi, akşam yemeğinde, bir arkadaşının yaptığı Paella’dan yemiş. “Paella” da neydi ki diyenler için kısaca açıklamak gerekirse, hani şu İspanyol mutfağından, içinde genelde deniz mahsulleri bulunan, safranlı bir çeşit pilav var ya…Ondan!

Paella

Geçen sene Amsterdam’dayken, orada yaşayan yakın dostlarımdan biri yapmıştı bize bu Paella’dan. Hem de inanılmaz şekilde çok kısa bir süre içerisinde… Hala tadı damağımda!

Önce gittik taze deniz mahsullerini seçtik, aldık beraber. Sonra eve geldik. Öncesinde de bütün gün alışveriş yapmaktan ve müze gezmekten bitmiş halde koltuklara serilip, müzik dinleyerek dinlenmeye çalışırken, o bi’ 20 dakikalığına filan ortadan kayboldu. Bir geldi ki Paella hazır! Becerikli olmak ve bir işi severek yapmak başka bi’şey, ne diyeyim:)

Neyse bizim konuya dönecek olursak; şu aralar sıkı diyette olduğu için ve Paella da pirinçle yapıldığından, doğal olarak fazla yemek istememiş bizim kız…

Sonra olmuş saat gecenin bir yarısı… Açmış Üşengeç Şef’i ve başlamış Lazanya resimlerine bakmaya…

Lazanya13

Etler, Börekler, onlar bunlar derken, ufaktan gözü dönmeye başlamış.
gunaydin
En sonunda da Kumpir’le ilgili yazımı okurken, artık iyice acıkmış ve başlamış mutfağı karıştırmaya, ama şansa da yiyecek hiç bi’şey yok.

Kumpir

Dedim ya, sıkı diyette! İşi biliyor ki ilk olarak dolaplardan abur cuburları kaldırmış.

En sonunda gecenin bir yarısı şöyle bir mesaj yazmış Facebook’dan:

“Gecenin bu saatinde aç karnına yemek bloglarında gezinip sonunda da yiyecek bir şey bulamayıp kedinin tavuğundan yedim ya; kendime söyleyecek kelime bulamıyorum…”

Dün öğlen karşılaştık, nasıl komik anlatıyor. “Kızım, senin yüzünden dün gece yarısı ne yapacağımı şaşırdım, ama olmaz ki” diye…

“Facebook’da böyle yazınca, millet de sanki Kedinin kabından beraberce tavuk yemişiz gibi anladı. Aslında onun yemesi için haşladığım tavuktan bir lokma aldım işte” diyor:)

cat 1

E neden olmasın yani?

Evde beslenilen kedicikler, köpecikler, yüz bulduğu her fırsatta, sahiplerinin yemeklerine ortak çıkmaya çalışırken, geçip karşısına lokmalarını sayarken oluyor da; kırk yılda bir de, sahibi, kediciğinin mamasından biraz ödünç almış, çok mu? 🙂

kedi kopek

kedicik1

Hem iki gıdım tavuğundan yedi diye ne olacak canım? Bu jestin altında kalmaz… O da yarın, diyet yemeklerinden ikram eder, ödeşirler.

Bakın, haşlanmış brokolileri tabağında gören köpecik, en az benim brokoli yediğim anlarımdaki kadar mutlu ve iştahlı:))

diyet yemek

Önceki İçerikWISH FOR NISH’den Özel Tasarım Aksesuarlarda %50 + %20’ye varan İndirim Fırsatını Kaçırmayın
Sonraki İçerikMücver Tarifi

4 YORUM

zapere için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz