3 ana öğün arasında 3 de ara öğün yenilmesi önerilir ya uzmanlar tarafından… “Aman Ana öğünü becerdik de ara öğünü kusur kaldı, hem ben sabah iyi bir kahvaltı edip, akşam yemeğine kadar da acıkmıyorum ki” diyen, o adını vermeyeceğim insanlardan olmayın siz de ne olur. (Annem ve babam:)

Sabah bir kahvaltıları var ki, biz onu sadece Pazar Brunchlarında yaptığımızda bile çok geliyor.

Kahvalti

Tereyağları, Ballar, Kaymaklar, her yöreden Peynirler… Tüm bunlara ilaveten illa ki annem yanına bir de Börek ve Kek yapar haftada en az bir kere… Yahu o dediğin kırk yılda bir yapılır. Yok! İlla ki olacak, “Baban Ispanaklı Börek istedi”.

İşin daha da komiğini söyleyeyim de esas bombayı duyun… Tüm bunlardan sonra babam, gidip kendine bir kase getiriyor mutfaktan… İçine en üst sınırına kadar Cornflakes dolduruyor, 1 yemek kaşığı toz şeker ve üzerini örtecek kadar da Süt.

cornflakes

Gözlerime inanamıyorum. “Ama bu tamamen ayrı bir öğün… Kahvaltının üzerine yenir mi? Hem ne gerek var bu kadar şeker kullanmaya? diyorum. Çok konuşmamdan hiç hoşlanmıyor ve cevap olarak sadece “Seviyorum ama ” diyor ve afiyetle bitiyor karşımda… Afacan bir çocuktan hiç farkı yok o anda benim gözümde:)

“Bu kadar iştahlı birisi olduğuna göre, bütün gün dışarıda da kim bilir neler neler yiyordur” diye düşünüyorsunuzdur değil mi? Neredeyse hiçbir şey… İnanılmaz ama evet. Dışarıda bir şey yemeyi hiç sevmez. Annemin leziz yemeklerinden sonra, dışarıda gün içinde yenilecek fast foodlara vs. hiç dönüp bakmaz.

Akşam geldiğinde ise yine Çorbası, Salatası, en az 3 çeşit Ana yemeği, Zeytinyağlısı ve üzerine illa ki Tatlısı olan kallavi bir yemeğin ardından, sofradan kalkar kalkmaz hemen 2 kilo kadar miktarda, mevsimine göre sevdiği meyvelerden soyar. Ben şok halde izlerim. Neden hala şok oluyorum bilemiyorum, oysa bu çocukluğumdan beri hep böyleydi. Ama hatırlarsanız, o zamanlar meyve; ne zaman ve ne kadar yenilirse yenilsin, çok sağlıklı bir şey diye bilinirdi. Şimdi ise bazılarının şeker miktarı çok yüksek olduğu için, çoğu insana hiç tavsiye bile edilmiyor mesela.

Bana inanmıyor, ciddiye almıyor diye, ona uzmanların açıklamalarını okuyorum. Artık o anda “Yemekten hemen sonra yenilen meyvenin, midede fermantasyona yol açarak, bir nevi alkol etkisi yaptığından” mı bahsetmiyorum, “Kan şekeri dengesini korumak için Meyvenin, ayrı bir öğün olarak yemekten minimum 2 saat sonra yenilmesinden” mi… Ama yok, “Bana mısın” demiyor:)

Ben bu durumun sadece benim ailemle ilgili özel bir durum olduğunu sanırken, geçenlerde bir ortamda bayağı kilolu bir teyzeyle tanıştık ve sohbete başladık. Meğersem kızı TV’deki kadın programlarına filan da ara ara davet edilen bir Diyetisyenmiş. Utana sıkıla konuyu kendisi açtı ve dedi ki: Siz şimdi bana bakıp diyorsunuzdur ki, iyi bir Diyetisyen olsaydı, önce kendi annesini inceltirdi ama durum öyle değil işte”. “Neden peki?” dedim. “O benim kızım olduğu için, önerilerini ve yazdığı diyet listelerini ciddiye almıyorum, oysa bana bunu bir başka doktor ya da diyetisyen, paraları bol bol bayıldıktan sonra söylese, o zaman işte söylediklerini  aynen uygulardım.” dedi. Ne ayıp di mi ama? 🙂

Hele bir başka yakın arkadaşım var ki, geçenlerde telefonda anlattı, gülmekten gözlerimden yaş geldi. Dünyaaaaa tatlısı bir annesi var. Ben de tanıyorum, gerçekten tam bir TV karakteri olacak huyları var. Mesela bir yemek tarif edişi var ki… Evlere şenlik! Diyelim arkadaşım soruyor: “Anne bu Fasulye çok güzel olmuş, nasıl yaptın?” Anneden cevap: “Aman yaa, ne var onu yapmakta. Al işte fasulyeyi, bi yıka şöyle. At tencereye. Suyu, salçası. Bitti gitti, nedir yani?”

baklava

Aynı Anne, şeker rahatsızlığı olmasına rağmen, aklı mutfaktaki Baklavada kalınca, gidip gelip bir gecede bir kilo baklavayı eşiyle birlikte bitirirken, her bir dilimden sonra da şeker ölçümü yapıp, kendininki yükselip, eşininki yükselmeyince de kızıyormuş. Onun hikayeleri “benim” diyen komedi dizisine malzeme olur nitelikte:)

Gel gelelim ben böyle çok bilmiş edalarda atıp tutuyorum da siz zannetmeyin ki, 3 ana-3 ara öğün konusunda çok tutarlı bir hayatım var. Nerdeeee? Sabah bir prebiyotik yoğurt… Hani şu üzerinde çilekli corn flakes bölümü olanlarından. Sonra iş güce dalınca, ne zaman ki masa başında olmama rağmen, hafif dalgalanmalar hissediyorum o an anlıyorum ki, arayı çok açmışım…

Bazen çok kızıyorum. Diyorum ki, benim gibi sistematik bir insan… Hiç yakışıyor mu bana? Mesela bir arabanın, Benzin ışığı yandığı anda, daha 60 km filan daha gider denir, değil mi? Ama yok! Ben o ışık yandığı anda gidip Benzin almalıyım, takıntılıyım bu konuda… Arabasına bile deponun sonunda kalan, nispeten kirli benzini kullandırmaya kıyamayan insan, kendine gelince neden umursamaz? Çok ayıp! 🙂


Ara öğünlere gelince, bazen işi önemseyip, yarım bardak Süt ve yanına diyet bisküvi ya da bir kaç kuru Kayısı ve fındık gibi şeyler yiyorum. O zaman kendimi çok daha iyi hissediyorum.

yesil elmaBir ara anlatıyordum ya, Boğaziçi’nde eğitimdeyken, ne güzel yanıma dilimlenmiş Yeşil Elma alıyordum. Ne oldu bana da artık elmalar dolapta pörsüyor? Yok yooook, bunu yine alışkanlık edinmem şart. Çünkü bakıyorum da ben ana ve ara öğünleri ciddiye almadıkça, belimin etrafında doğal bir “can simidi” oluşuyor. Çünkü hamur işlerine bayılıyorum. Mis gibi kokan bir Pastane’yi daha boş geçmişliğim olmadı diyebilirim. İlla ki girer bir dolanır ve gözüme güzel görünen bir şeyi denemeden ayrılmam. İyi ama yaz geliyor. Bu konuda akıllıca bir şeyler yapmam artık zorunlu hale geldi:) İlk iş bol bol su içmek! Dur hemen koşup içip geliyorum hatta… Ohhh mis 🙂

yuruyus

Bir de sadece dikkatli yemek yetmez, form tutmak için, haftada 2-3 gün 45’er dakikadan, pamuklu rahat kıyafetlerinizi ve spor ayakkabılarınızı giyinip, çıkın dışarıda tempolu yürüyün mis gibi. Yok mu hiç kafa dengi arkadaşınız? E haddi ama illa ki vardır 🙂

Kuru Incir

“İmamın dediğini yap, yaptığını yapma” sözüne gelirsek, siz üşengeçlikten arada sıra benim de yaptığım gibi ve çevremdeki çılgınların tekrarladığı hatalardan yapmayın, yanınızda, çantanızda minik bir zipli poşette de olsa kuru incir, kuru kayısı, fındık, badem gibi sağlıklı ve lezzetli “ara öğünlükler”den bulundurun. Özellikle benim gibi yemek aralarını açtıkça şekeri iyice düşen, ondan sonra yese bile uzun süre kolay kolay dengelenmeyen Hipoglisemikler için, bunlardan bir-iki tane yemek bile gerçekten  hayat kurtarıcı:)

1 Yorum

  1. Ağız tadıyla yediğimiz şeyler hep kilo yapıyor:(
    Fındık fıstıkla da hayat geçmiyor:(
    Spor yapmak zaman ve çaba gerektiriyor:(
    Bence en güzeli az az yiyelim 🙂
    Bol bol yürüyüş yapalım 🙂 HERKEZE SAĞLIKLI GÜNLER DİLERİM 🙂

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz