Tam kafa dengim olan, çok sevdiğim dostlarımdan birinin daha önce çeşitli sebeplerle ertelenen doğum gününü de kutlamak bahanesiyle, geçenlerde bir akşam üstü buluştuk.

Bu güzel etkinlik vesilesiyle, nereye gitsek diye düşünürken, o gün İstanbul’da sisten ötürü çalışmayan vapurlardan dolayı, yollarda çok fazla trafik olduğundan, “yakın bir yerler olsun yollarda heba olmayalım zaten zamanımız kısıtlı” dedik. Alternatifleri bir düşündük. Önce “House Cafe’nin somonları süper” dedi, “Budur!” dedik “House Cafe!”…

Sonra sıkışık trafiği görünce sahile sapmaktan çekindik. “Buldum!” dedim “ilerde Polonez Brasserie var, yeni açıldı, yemekleri bayağı iyi”… Ama o esnada Cadde’de de trafik durma noktasına geldi…

Derken sanki kader ördü ağlarını ve bir baktık ki mecburen kendimizi Bağdat Caddesi Erenköy’deki Bistro 33’de bulmuşuz…

Bu mekana geçen Yaz bir kere gitmiş ve bir Pazar brunch’ı esnasında servislerini tecrübe etmiştim.

Menüden içinde Tulum, Beyaz, Kaşar, Dil Peynirleri, Tereyağ, Zeytin Nutella, Reçel, Bal, Salatalık, Domates, Yumurta, Izgara Sucuk bulunan birer “Türk Kahvaltı Tabağı” ısmarlamıştık. (Porsiyon fiyatı 35 TL)

Ama mekandaki pervaneler öyle gürültülüydü ve öyle güçlü  bir rüzgar yapıyordu ki zatürre olmamak için birkaç masa değiştirmek zorunda kaldık, çünkü derece ayarı yapılamıyormuş nedense… Ya zatürre olacaksın. Ya kurdeşen… Seç- beğen-al yani 🙂

Bu yemekten ve garsonların yaklaşımından memnun kalmayınca bir daha da gitmeyi açıkçası hiç düşünmüyordum ama mukadderat işte… Yine yolumuz düştü, dedim ki “hadi bir şans daha vereyim” 🙂

Neyse gittik yerleştik yerimize. Menüyü incelerken kendi aramızda da ondan mı denesek, bundan mı muhabbeti yapıyoruz malumunuz…

Arkadaşım, “ben aslında bayağı acıkmışım, salatadan vazgeçtim, somon filan istemedim şimdi… Şöyle tavuklu bir şeyler çekiyor canım” dedi.

Ben de tam o esnada Avokadolu Karidesli salatalara bakarken, içinde Kokteyl Sos diye geçen bir açıklama olduğunu gördüm ve bunun ketçaplı metçaplı gereksiz bir sos olduğunu masamıza bakan garsondan duyunca direkt vazgeçtim.

Sonra dedim ki madem Karides dedik, şöyle krema soslu lezzetli bir Karidesli makarnanız var mı burada göremedim ben? Garson dedi ki “ah evet şu şu var”… Baktım Domates soslu yazıyor. “Hayır” dedim, “ben beyaz soslu diyorum”. “Ahh evet haklısınız” dedi. “O zaman şu var” diye başka bişey gösterdi. Bir baktım yine domates soslu… Dedim ki “yanlış mı okuyorum burada domates sos diyor yine”… “Evet ama karides sadece domates sosla yapılır zaten, krema ona asla yakışmaz. Biz karides yemeğine Parmesan peyniri bile koydurmayız” filan diye bir şeyler geveledi.

“Ben Karidesi kremalı veya ıstakoz sosuyla pek çok yerde yiyorum ve üzerine bol bol parmesan peyniri de kullanıyorum. Çok da harika oluyor! Neyse ben biraz daha bakayım çünkü görünen o ki siz pek yardımcı olamayacaksınız…” dedim. Hiç de hazetmem ukalalığın böylesinden…Keyfimizin kahyası sanki beyefendi!

O esnada arkadaşım bol mantarlı bir tavuk yemeği istediğini söylerken, menüde, acılı bir Tavuk yemeği gördü ve bu nasıl birşey?” diye sordu..

Garson’da “aa o çok lezzetlidir, Fajita gibi servis ediliyor” deyince “Mexican Chicken Saltato” isimli ve Acılı Şarap Sos ile Piliç parçaları, Kabak Renkli biberler, Soğan, Mantar, Meksika Fasulyesinden oluşan bu yemeği sipariş etti. (Porsiyon Fiyatı: 30 TL)

Hala cozurdamaya devam eden süper bir fajita gelecek filan diye heyecanlandı kızcağız az sonra olacaklardan habersiz…

Ben damak zevkime uygun birşey bakınırken, “o zaman size 4 peynirli Tortellini tavsiye ederim” dedi Garson… “İçinde Karides yok ama Trüf mantarı yağı ve çok leziz bir krema sosu var”…

“Okey hem belki içine ilave Karides eklesek” filan diye aramızda konuşurken, Garson yine ukala bir şekilde girdi araya… “İmkan yok, mutfağımız bunu asla kabul etmez!” demesin mi? “Efendim? dedim. “Ekstrasını ödeyerek ilave Karides istesem makarnama, olmuyor mu şimdi?” “Yok katiyyen olmaz. Ben sipariş alsam da Mutfak kızar ve yapmaz” dedi.

“La havle”… derken neyse uzatmayalım zaten haftalardır yüz yüze görüşemiyoruz, hava kararıyor neredeyse, yeter bu sipariş faslı diye düşünerek “tamam lanet olsun dedim madem bu kadar iddialılar, o gelsin bakalım”

Derken yemekler geldi. Biz canım arkadaşıma Fajita beklerken, Garson bildiğiniz biberli, domatesli ve bol bol olması istendi ya- sanki inadına “eser miktarda mantarlı” cambul cumbul bir güveç yemeği getirdi koydu önüne.. yanına da bol bol yağını çekmiş patates…

Sunum zaten hayal kırıklığı… Tadının da Meksika Fajitası ile uzaktan yakından alakası yok… İki çatal aldı, iki tırtıkladı ve “yok yiyemeyeceğim” dedi bıraktı…

Bana da menüde yazılana göre içinde kremalı sos ile hazırlanan Fontina, Parmesan. Gorgonzola, Mascarpon Peyniri, Trüf mantarı yağı bulunan “Tortellini al quattro formaggi” geldi…

İçinde safi beyaz krema sosunda yüzen 3 cm eninde 5-6 tortellini var. (Bilmeyenler için İtalyan mantısı diyelim, kare şekilli birşey ve içinde mantıdaki kıyma yerine, güya 4 farklı çeşit Peynir var işte) (Porsiyon Fiyatı 24 TL)

Bildiğiniz peynirli tortellini üzerine başka hiçbir şey yapmadan bir kutu Tikveşli Kremayı dökmüş, ısıtıp getirmişler… Krema oturup tek başına yenilecek birşey değil ve tadı da çok ağır ve tatsız tuzsuz…En ufak bir baharat, en ufak bir tad katılmamış valla inanılacak gibi değil.

Sonuçta ne mi oldu?

Bu fiyatlarla bu kadar hayal kırıklığına uğratan yemekler ve bu derece egolu personeli bulunan Bistro 33’e bir daha gitmemecesine veda ettik.

Biz almayalım. Alana da mani olmayalım:)

SİZ DE DÜŞÜNCENİZİ PAYLAŞIN

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz